29 Aralık 2009 Salı

Brezilya'yı Sallayayn Hit

Ekşisözlükte 'aside baz doktum maksat ph olsun' paylaşmış videoyu. Dinleyincede hoşuma gitti bir kulak da siz verin bakalım.
Rio bölgesinden bir halk türküsü
'GALATASARAY'



27 Aralık 2009 Pazar

Hangisi?


Uzun bir süredir sinemaya gitmiyordum. Geçen hafta Vavien dün de Avatar'ı izleme fırsatı buldum. İlk olarak şunu söylemeliyim ki sinemaya gitmeyi özlemişim çok. Neyse soru net eğer aklınızda sinemaya gitmek varsa kesinlikle VAVİEN'i tercih edin. Gerçek bir film izlemiş olur baya gerilir baya kahkaha atarsınız. Avatar'ı ise 3d de kaçırmayın filmin konusunu senaryosunu bir kenara atın( çünkü Pocahontasla aynı) kulağınızı tıkayıp 3 saatlik göz yorulmasına katlanın ve evet kamera teknolojisi bayaa gelişmiş diyerek filmden çıkın.
VAVİEN VAVİEN VAVİEN
Bu filmin değeri çok ama çok sonradan anlaşılacak...

-İçine atıyosun atma
-yok abi atmıyorum
- Yok yok içine atıyorsun atma Celal içine atma ben görüyorum içine atıyosun...

20 Aralık 2009 Pazar

NBA'de 4. Hafta




Dün akşamki maçlarla beraber çoğu takım 27. maçlarını tamamladı. NBA'in fikstürü nedeniyle bazıları 24-25 maçda kalmış, bazıları yaklaşık 15 maçını evinde oynamış gibi gariplikler olmasına rağmen Noel öncesi takımların bulunduğu yerler ligin ilk bölümü için beklendiği gibi oldu.
Doğu ile başlayalım bu hafta. İlk 4'ün isimlerini ezberlemeyen kalmamıştır heralde. İlk 4deki yerleri garanti olan takımların lokomotifi bu sene de Boston. Uzun galibiyet serisini cumartesi akşamı Phili'ye kaybederek bitirdiler ama arkalarından gelen Cleveland ile bu sene doğu finalinin yeri garanti diyebileceğimiz tek takımı. Geçen yılki şanssızlıklar olmazsa finalin adı Boston-Cleveland olacaktır. Bu arada Orlando ve Atlanta'yı bir kenara koymayalım. Onlarda playyofflar ile savunmalarını bu ikilinin seviyesine çıkarırlarsa hücum konusunda en az onlar kadar başarılılar ve bu sayede süprize neden olabilirler. Doğuda kalite bu kadar düşükken sadece Wade'e bel bağlayan Miaminin de %50 lik galibiyet yüzdesini geçen tek takım olması hayret verici. Milwaukee ve Toronto ise bu gün itibariyle playyoff görüntüsünde kendilerine yer bulmalarına rağmen daha bir somun ekmek yemeleri gereken takımlar.


Batıda da doğudakine benzer bir durum var. Lakers Boston'ın yaptığını yapıp uzun bir galibiyet serisi yakaladı ve işlerin kızışmasını sağladı. 17 maç içerde 8 maç dışarda oynamalarına rağmen şu anda batı finaline bilet alan ilk takım görünümünde. Onalrı zorlayacak takımlar ise tesbih taneleri gibi dizilmiş durumda. Denver, Dallas, Phoenix, Houston, Utah, San Antonio, Portland playyofflarda daha iyi yer kapma mücadelesi veren takımlar. Utah ve Houston'ın üzerlerinden ölü toprağını atmasından sonra ligin 2. ve 3. bölümlerine yıllardır damga vuran San Antonio ile ligin üst kımı daha çok karışacaktır. Bu konferansın doğudan farkı plaofflara %50 lik galibiyet yüzdesine sahip takım veya takımlar bile playyoff listesine kendilerini ekleyemeyebilirler. Batı için son sözü lige 0-4 ile başlayıp ben ve çoğu kişiden de nereye gidecekler sorusu ile yargılanan Clippersa. O günden sonra 12-10 yaparak yükselişe geçtiler ve Baron Davis liderliğinde zevk veren bir takım oldular, izlemeye değerler.



19 Aralık 2009 Cumartesi

Avrupa'da Bahar Ayları

Benim için de uzun geçen bir hafta sonrası baya konuşcak konu vardı aslında ama ben kısa kesip giriş-gelişme bölümlerini atlayp direk sonuca ulaşcağım.

GALATASARAY-ATLETİCO MADRİD
FENERBAHÇE-LİLLE

Aslına bakacak olursak Avrupa'da 6. hafta hiç işimize yaramadı. Grup liderliklerini garanti olan takımlarımız yedek kadrolarla maçlarına çıkınca ne maçlar tad verdi ne sonuçlar. Alınabilecek 18 er puanı FB kendi evinde 1-0 öne geçtiği maçta Twenteye hediye ettiğini GS'ın ise grup sonunculuğuna soyunan Sturm 'u 2 maçtada yenemediğini düşünecek olursak Avrupa tarihine geçebilcek bir başarıyı ülke olarak çöpe atmış olduk. Her neyse bu iki takım içinde şimdiden birşey söylemek çok aptalca olur. GS 'ın 5 FB'nin 7 gün içinde oynayacağı maçlar sonucu yola devam edip edemeyecekleri belli olacağına göre o haftaki form çok önemli. Geçen yıl GS 'a boyun eğen Bordeauxun Fransa'da sonradan şampiyon olduğunu unutmamak gerek ve o bir haftalık kısa süreye tam hazır girmek işin parolası olacaktır.
6. haftanın asıl moral bozan konusu BJK'nin CSKA mağlubiyei oldu. Almanlar yenilince bizde yenilmiş sayıldık bir yandan ama ülke puanındaki direk rakibimiz Rus takımına yenilmiş olmamız ve o Rus takımının şampiyonlar liginde yola devam ediyor olması ülke puanımızı denize döktü. BJK aynı 2 yıl önceki Porto maçında yaptığı hatayı tekrarlamaz diye düşünüyordum ama Avrupa başka birşey tekrar görme fırsatımız oldu.
Daha fazla uzatmadan AVRUPA'da ülke puanımıza bir höz atalım



Bundan sonrası değindiğim gibi günlük ve haftalık performanslar ve takımlarımızın avrupada ilerleme isteğine bağlı. Gelecek yıllarda 8. ve 9. sıranın hayal olup olmadığını Şubat ayında konuşuruz...

11 Aralık 2009 Cuma

400


Yaklaşık 15 ayı geçmişim blogda. Bazı blogcu arkadaşlar gibi bende bazen bu diyarlardan çekip gitmek bir daha yazmamak istedim. Sonra 'amannn canım zaten kim ilgileniyor ki blogunla otur oturduğun yerde sonra canın sıkılınca yine yazarsın' diyerek devam ettim. Ve bugün 400. blogumu şu anda sizinle paylaşıyorum.
Aceto Bülent Demirlenk abimizden aldığımız ilhamı ve can sıkıntısı ile geçen yaz aylarını doldurma amacıyla girdiğim dünyanın içinde bugün 400. postuna ulaşması benim açımdan tek kelimeyle mükemmel. Fakat bundan sonrası daha önemli gibi geliyor bana. Bugüne kadar nasıl kendi düşüncelerimiz için savaşımızı açıp savaşta yenilsek bile dürüstlüğümüz kazandıysa bundan sonraki 400ler 500 ler 1000lerde de sizlere dürüstlüğümle ulaşmaya çalışacağım. Ne günlük kaygılar ne mahalle baskısı etkin olacak bundan sonrada, ne düşünüyorsam onu kelimelere dökmeye çalışacağım ve tek dileğim sizlerle kurduğum bu güzel iletişimin sonsuza dek sürmesi...

NBA'de 3.Hafta


Tekrar etmeme gerek var mı bilmiyorum ama NBA'i bu sezon 7 maçlık seriler halinde takip edeceğimi ve hafta kelimesini 7 maçlık değerlendirmelere göre yapacağımı önceden belirtmiştim.
Bu hafta göze çarpan 2 önemli konu var;

1.si sezon başında da belirttiğim gibi doğuda BOSTON batıda LAKERS'ın sazı resmen ellerine almaları oldu. Boston dün gece Washington'ı geçerken 9 maçlık galibiyet serisine ulaştı ve doğuda 18-4 ile liderliğe kuruldu. Onları Orlando, Atlanta ve Cleveland 1'er maç arayla izliyor. Batıda ise Lakers resmen rüzgarı arkasına aldı. Bu rüzgara Staples Center karayelide diyebiliriz. Çünkü oynadıkları 20 maçın 16 sını kendi sahalarında oynayıp sadece 2 mağlubiyet aldılar. Son 10 maçın hepsini kazanan Lakers batıda17-3 ile lider durumda.


Onları bu sezon en çok Denver ve Dallas zorlar diye düşünüyordum ve bu nispeten gerçekleşti. Nispeten diyorum çünkü aralarında 3 maç var ve playofflar geldimi bu iki takım ile Lakers arasında dağlar kadar fark oluşacaktır. Batıda bu haftanın yükseleni ise Utah oldu. Dün gecede Orlandoyu Salt Lake City'de 16 sayı geriden gelerek 120-11 yendiler ve son 10 maçta 7-3 lük seri ile playoffu üst sıralardan zorlamaya başladılar.

LAKERS ve BOSTON'dan sonraki 2. önemli konumuz ise NEW JERSEY ve MİNNESOTA. Bu iki ligin dibi takım hafta içinde aldıkları 2 şer galibiyetle taraftarlarının yüzünü güldürmeyi başardılar. NEW JERSEY 18-0 lık rekor mağlubiyet serisinden coach değişikliği ile çıkarken MİNNESOTA batıda 3-19 ile sonunculuğu kimseye kaptırmayacağını gösterdi.

Şimdiden söylememiz kehanet olmaz ama batıda ve doğuda liderler ve sonucular çoktan belli oldu. Diğer takımlarda playofflarda güzel bir yer kapmak için kapışmaya devam edecekler.
Bunun dışında lige değinmemden geçemeyeceğim iki olay damgasını vurdu. İverson'ın Philedelphia' ya dönüşü mutlu oldu. Ne kadar takımın kötü gidişi devam etsede Philiyi izlemek için bir nedenimiz var artık.

Portland'da ise Greg Oden'ın sakatlığı tüm ligde yankı uyandırdı. Bu sakatlık genç kadroyu büyük hedeflerden uzaklaştırabilir.
Bu arada ALLSTAR oylamasıda başladı. HİDO ve OKUR 'a hertürlü katkınızı bekliyorum.
www.nba.com

7 Aralık 2009 Pazartesi

Bu Senede Şampiyonluklar...

Fazla söze gerek bırakmayacak bir maç benim açımdan. Çok değil 5-6 hafta öncesine gidiyorum ve Sami Yen'deki Eskişehir maçını hatırlıyorum. İlk yarıyı 1-0 önde bitirmiştik ve ben buna rağmen maçı kapamış TV de başka bir şeye çoktan dalmış sadece ve sadece kanalların üst köşelerindeki skor tabelasının 1-1'e gelmesini bekliyordum. Beklediğim de oldu. O maç 1-1 bitti ve Galatasaray hakkındaki düşüncelerim o maçla yerine oturdu.
Takım 1-0 öne geçip 2. yi atamadığı her maçta sorun yaşayacaktır diye yazdım. Önce Eskişehir sonra Manisa hafta içi Panathinaikos ve dün İBB.
Çözülmesi gereken tek bir sorun var; golü attıktan sonraki 2. gol arayışlarında golü atacak bir forvet. Bu adamın kesinlikle NONDA olmadığı belli. Golü yedikten sonra savunma tedbirini bırakan takımlara orta sahaya gelip top alan bir forvet ile ne baskı kurulur hadi kurdunuz ne de gol atılır. Panathinaikos maçından aklımda kalan bir noktaydı dün yine aynısı yaşandı. Kewell sol çaprazda karşısında 3 İBB'li ve İBB kalecisi, ceza sahasına bakıyor ama hiç bir GS 'lı yok napsın vuruyor. Gol olursa olur olmazsa canımız sağolsun. Sonra dönüp NONDA'ya bakıyor ve 'Nerdesin be birader ' diyor. İşte GS 'ın en büyük sorunu. Maçta öne geçtikten sonra forvet oyuncusu daha çok ceza sahasında topla buluşmalı en azından buluşmaya çalışmalı. Bunun içinde herhalde Baros'u beklemek daha mantıklı olacak sonrasında ise ara transferde takıma 3. kaliteli forveti takviye etmek şart.

3 Aralık 2009 Perşembe

Maça Nasıl Gideriz?


Şurdan sağa dönün burdan sol falan demeyeceğim. Anadolu insanımın ne zaman ve kendine hangi şartlar sunulduğunda maça gittiğini izledim bugün NTVSPOR'dao konuya değineceğim.
Malum haftasonu Kayserispor - Bursaspor maçı var ki herhalde tadından yenmez bir alt maçı olur. Hatta 0-0 a oynayanlar bana kalırsa baya şanslılar o kadar süper bir maç olacak ve şimdiden Kayseri Kadir has Stadında yer kalmamış, bütün biletler tükenmiş. Oh oh diyorum baya değinmiştim buradan Türkiye'deki boş tribünlere o yüzden çok ama çok güzel bir gelişme bizler açısından.
Eee peki ne var olay ne diye soranlar olursa şöyle açıklayayım; maç biletleri 1Ytl ve 2 Ytl 'den satışa çıkmış ve kısa sürede tükenmiş.1 ve 2 YTL bak bak bak. Süper eee başka başka; maç günü stada şehir merkezinden raylı taşıma bedava ohhhhhhhh!!!! Dahası; statta açık büfe meşrubat ve börek çörek oy oy oy( Kirli misali)
Ah benim güzel futbol ülkem. Lig 5. son haftaların en formda takımı 32.500 kişilik son teknolojiye sahip mükemmel stadında lig 3. ve sezonun en iyi futbollarından birini oynayan eski teknik direktörlerinin takımına karşı oynayacak ve o maçın biletleri 1 ve 2 YTL den satılacak yetmeyecek üstüne bonuslar konulacak ki biz statları dolduracağız.
Kafamdan küçük bir hesap yaptım gişe hasılatı 50.000 YTL çıkıyor toplam, meşrubat falan daha pahalıya çıkar diye düşünüyorum. Ama biletler herhalde normal sayabileceğimiz 5- 10 YTL olsa Kayseri yine 5-6 bin kişiye oynardı o maçı bu yüzden başkanda haklı olabilir. Sonra da Türk futbolu diye konuşuyoruz ,off offf bilet fiyatları 10-20 YTl olsa senede 20 maçı doldursa bu tribün takım 10 trilyon (eski lira) ile kazanç elde edecek senede. Bu da iki tane daha Makakula ibi doğru düzgün futbolcu transferi demek. Ben mi çok pembe düşünüyorum ve bu sahneleri görünce içim kararıyor bilmiyorum ama şehir Kayseri olduğu içindir belki de.
Bende mi gitsem ulaşım beleş üstüne yemek ANAMMMM...

30 Kasım 2009 Pazartesi

Bayramlık

Malum çarşamba akşamı sınavdan çıkınca arefeden önce bayrama girmiş oldum ve o günden beri yazamadım. Halbu ki Türk futbol tarihine altın harflerle kazınacak bir gece ile başladık bayrama. BJK Manchesterı 'Düşler Tiyatrosu'nda yenmeyi başarırken Mustafa Denizli'nin ilk şampiyonlar ligi 3 puanının böyle özel ve önemli bir maçta gelmesi büyük eğlenceydi. Ferguson'un gençlerden kurulu kadrosu, GS ve Boliç'li FB'den sonra bir de Tello'nun savunmaya çarpan golü ile kalesinde devleşen yıllanmış şarap Rüştü'ye boyun eğmesi, futbol adına çok ama çok garip tesadüflerin akşamı olması anlamına geliyordu. BJK'den beklentileri yükselten bu sonuç CSKA 'yı İnönü'de devirme zorunluluğunu da getiriyor. Bakalım BJK Avrupa Liginde devam edebilecek mi?
Bayramlaşmalar falan derken de ELCLASSİCO'ya geldik dün akşam. Hiç zevk vermedi hele hele salı akşamı izlediğimiz Barcadan sonra Zalatan'ı yedek başlatan PEP ve ilk11 de Hollandalı bırakmayan Pellegrini'ye helal olsun. Haftalardır bağır çağır yok şu adamlar yok şu paralar. Marcelo ve Arbeloa ile Barcanın Messili Alves'li sağ kanadı tıknamış maç ortada giderken C.Ronaldo'yu kenara alan, Benzema,Raul, Van Nistelrooy varken Higuain tek forvetiyle çıkan Pellegrini bu kadroyu kaldıramaz. Ekren gider. Ayrı bi cümlede Puyol-Xavi-İniesta 3lüsüne bu adamların heykelini diksinler CATALUNYA'ya...
Türkiye Süper liginden pek bahsetmicem. GS'ım Bursa'da beklendiği gibi kötü oynadı ve 1-0 kaybetti ama MAYISLAR BİZİM gençler fazla sallamayın bu kayıpları. FB 'de Kasımpaşa'dan tokadı yedi. BJK ve Kayseri de kazanınca süper bir lige dönüşdü '2 takımın son haftaya kadar çekişeceği' ligimiz...
Gelelim Avrupaya. İnter fiorentina'yı yenerken üst tribünden bir taraftar aşşağı yuvarlanmış yoğun bakımda. Milan'ı Holanda'lı Huntelear kurtardı. +3 ve +5 de iki tane sıkıştırdı . 2.gol izlemeye değer. Chelsea Arsenali deplasmanda net geçerken Merysside da gülen yine Liverpool oldu. 0-3 ve 0-2. Rubin kupayı alırken Hasan Kabze'nin frikiği güzel. Bundesliga'da da Leverkusen uçuşta 4-0 kazandılar bu sezon TONİ KROOS 'u izleyin derim......


26 Kasım 2009 Perşembe

Only The Strong Survive

Ve son olarak Philadelphia şehri... Sixers formasıyla harika anılarım var. Tüm Philly taraftarları, sizlere teşekkür ediyorum. Sesiniz kulağımda bir müzik gibi yankılanacak...

Tanrı hepinizi korusun;

ALLEN IVERSON"





22 Kasım 2009 Pazar

İngiliz Acıyor mu? Acımıyor, Buldu mu Atıyor...

Babamın batı özentisini gösteren bir cümlesidir başlık. Ben yetişemedim ama İngilizlerden 7'ler 8'ler yiyen ve 3-3 lük Manchester GS maçına yine 8 atarlar mı sorularıyla çıkan bir ülkenin evlatları olarak bize uzak değil skor:)))
Velhasıl kelam uzatmayayım, White Hart Lane de futbol gecesi;
Totenham:9
Wigan:1
Not; Bu maç bizim ligde olsa çoğu kişi(yazar) 'futbol bitmiş hocam bu ligde' der canımızı bolca sıkardı. Uzakta olunca tabii büyük zevkle izlemiş İŞTE PREMİER LİG BU demişlerdir.

NBA'de 2.Hafta


Biliyorum biliyorum 2. hafta değil ama ben NBA' i 7 maçlık seriler halinde incelemeyi uygun gördüm bu sezon o yüzden haftalarımı 7'lik serilere bağladım. Ha arada sırada hafta ortasında da yazarız o ayrı. Ama 14. maçlar sonucu geniş açıdan bakalım lige...,
Lig tablosuna bakınca açık açık yorum yapılabilecek tek takım 13 de 0 yapan New Jersey Nets . Önce J.Kidd sonra V.Carter ve R.Jefferson'ı kaybedince bütün damarları kesilmiş bir insana dönmüşler. Hücumda hiçbir etkinlik gösteremedikleri ve (elimde olan ilk10 maçın istatistikleri) sadece bir kez 100 sayı barajını geçtikleri o maçı da kaybetmeleri her şeyi açıklar nitelikte. Bu ağır tempo savunmalarını dirençli kılsa da sonuç ortada 0-13. Top kayıpları ve rakibe verilen ribaundlarda ise ligin zirvesini zorluyorlar. Ne yapmaya çalıştıklarını bilmiyorum ama genç kadro bir patlama yapamazsa sene sonu gelmek bilmez, bizde büyük heyecanla yenilgi rekoru kırarlar mı sorusunu sorarız?


New jersey dışında ligde hiçbir takım ağırlığını koyabilmiş değil. Sezon başı Boston, Lakers hızlı gidiyor diyorduk ama yavaşladılar. Sonra Atlanta ve Phoenix çıkışa geçti fakat onlarda duraklama döneminde. Şimdi ise Dallas ve Orlando rüzgarı arkasına alan takımlar. İkiside bu hafta maç kaybetmediler ve formlarını sürdürecek gibi gözüküyorlar. Gerçi şuna değinemeden geçmeyelim Orlando ve Hido' lu Toronto bu sezon ne kadar ekmek o kadar köfte hesabı günlük şut yüzdeleriyle maç kazanacağa benziyor. Orlando' nun bir artısı içerde D.Howard olması ama Toronto'da o da yok ne yazık ki. Toronto' da işler Bosh-Bargnani-Hido 3'lüsünün eline bakıyor. Bu adamlar çoğu maçı kazandırabilir ama şampiyonluk yada playoff başarısı zor gibi.
Geçelim sezonun süprizlerine. Doğuda Ersan'ı ilk beşe almakla doğru kararı veren Milwaukee batıda ise Durant'ın Oklahoma'sı şu anlık süprizler kendilerini playoff tablosu içinde buldular. Ersan için şunu söylemek gerekirse yedekten başladığı maçların ve o maçlarda aldığı az sürenin değerini bildi doğru işi yaptı ve ilk beşe girince de beklemeden kendini gösterdi. Bu seneyi bu düzeyde sürdürmesi onun için yeter de artar bile. İyi bir fizik kondisyon yüklemesiyle de seneye ligde fırtına gibi eserler B.Jennings'le beraber.


Bu senenin yoku oynayanları ise Detroit ve Washington bana göre. Detroit bol trasnfer Washington ise süper üçlüsüne rağmen hiçbir varlık gösteremediler şu ana kadar. Wizardsın Jamison eksikliği Pistons'ın yeni kadro oluşu bahaneler olabilir, beklemeye devam ediyorum ama ufukta ışık gözükmüyor bana göre. Sezon sonu ikiside playoff dışında kalabilirler.


Takımlar için son cümlelerimizi 2. hafta sonu şampiyonluk favorilerimize çevirelim. İlk hafta Lakers,Boston demiştim. Şu anda lig kızışmış durumda ve batıda Portland, Denver doğuda Cleveland, Orlando, Atlanta kolay lokma olmayacak gibi gözüküyor. Fakat ben playofflar farklıdır diyerek Lakers-Boston finalini (İNŞALLAH) sabırsızlıkla beklemeye devam ediyorum....




18 Kasım 2009 Çarşamba

Bir Zamanlar Hayrandık


Ah ah Hugo, 7 yaz geçmiş adını bağırarak sokakta aldığım ribaundların üzerinden. Abilerimize karşı yaptığımız sert savunmaların ilham kaynağı Hugo. Nerdesin ne yapıyorsun araştırmadım çünkü sen benim için 2002 İndianapolis'de kaybeden Arjantin'in kazananıydın ve hep öyle kalacaksın.İsmini yidiğim...
HUGO SCONOCHİNİ

11 Kasım 2009 Çarşamba

Teşekkürler Aceto ve M. Demirkol

Bülent Abi'nin Acetosunda sorularımızı cevaplandıran M.Demirkol'a 4 sorum olmuştu hepsini cevaplandırmı sağolsun. Bülent Abi'yede teşekkür edip , özrümü belirtip soru ve cevabımı yayınlamak istiyorum. Sanırsam beni mazur görür...
DJAN:
1- Hıncal Uluç kavganız ve 90 dakikadan ayrılışınızın sebebi, gelişmeleri şu anki duygularınız neler?
2- TRT'deki Stadyum'dan ayrılışınızın nedeni ve şu anki duygularınız?
3- Spor Servisinden olur ya ayrılırsanız ki bence 2-3 yıl içinde olacaktır bu ayrılış, nedeni ne olur?
4- Kişisel yorum olarak beni affedin ama çok günübirlik yorumlar yaptığınızı düşünmekteyim ve bu ayrılışların sebebi de bence bu günlük havanız, düşünceleriniz. Siz kendinizi hiç eleştiriyor musunuz en azından bu düşüncem konusunda fikriniz nedir?

1-Sebep Hıncal Uluç’un benim hakkımda bir yalan söylemesiydi. En azından sezonu tamamlamak için kendimle mücadele ettim ama olmadı. Şu anda her hangi bir pişmanlığım yok.
2-Son derece rahat ve hafiflemiş durumdayım ama sebebini söyleyemem.
3-Umarım dediğiniz gibi olmaz, Çünkü; artık yapacak bir şey kalmadı dediğim anda, çok mutlu olduğum bir iş yapmaya başladım.
4-Estağfurullah.
Birkaç hatırlatma: Milli takım turkuvaz giydi Hakem sayısı arttı. Naklen yayın gelirleri daha adaletli dağıtlıyor Uefa’nın satüsü değişti Fenerbahçe sahaya bir şeyler atanları yakaladı. Fenerbahçe bir futbol aklı atadı Bunlar ve daha fazlası seneler önce kulunuz tarafından defalarca yazıldı. Atladınız herhalde.

1 Kasım 2009 Pazar

Ginobili Kills Bat

NBA' de Sezonun İlk Haftası

Sezonun açılışı hafta başında yapıldı. Batug.com'dan edindiğim season previewı okuduktan sonra maçları da takip etmeye başladım. Açıkçası pek süpriz olmayacak bu sezon.
Ersan ile başlıyım çünkü dün gece süper bir performans gösterdi ve 18 dk.'da 9 sayı 4'ü hücum olmak üzere 6 ribaund ile oynayarak Milwauke'nin Detroit karşısındaki galibiyetinde önemli pay sahibi oldu. 1-2 maç daha bu etkili oyna devam ederse ki bence tamamen hazır, ilk beş için önemli bir tercih olacaktır. Önemli olan aldığı az sürede çok iş yapması bunu da başarıyor.
Kısa kısa değinelim takımlara.
Pek göze çarpan bir takım görmedim ama şampiyonluk için Boston baya gayretli. KG'nin playofflarda sağlam olacağını varsayarsak şampiyonluğun en büyük adayı. Lakers'da ekürileri olur final yaparlar heralde. Onların dışında Nash'in Phoenix'i ve Crawford takviyeli Atlanta üst sıralara oynayacak süprizler olabilir. Batı da Spurs doğuda Magic ise şampiyonluğa uzanacak tecrübedeler.
Gelelim beklentilerinde ötesinde kötü başlayan(bana süpriz olmadı ama) takımlara. Baron Davis'in Clippersda harcandığını görmemek körlük olur. O da bunun farkındaki takımıda kendiyle beraber dibe çekiyor. 4 de 0 yaptılar. İşler hiç mi hiç iyi gitmiyor, güya geçen sene şampiyonluk kadrosu kurmuşlardı.Ligin dibinde çıkamazlar. Sacramento ve Golden State'de onlarla ligin dibinde sonunculuk yarışı yapacak Batı az çok şekilleniyor yani.
Doğuda ise New York ne yapsa ne etse olmuyor. Uzatmada yenildiler bu gecede.3-0 la yola devam ediyorlar bir kazanmaya başlasalar belki...Carter'ı kaybeden New Jersey'de komşusunun yolundan gidecek bu sezon. Şimdilik İndiana'da kötü yolda ama onlar için biraz daha bekleyebiliriz.
Kısacası NBA de ilk hafta durumu böyle, sezon içi pek zevkli geçmeyebilir. Takımlar arası uçurumlar oluştuğu aşikar. Playofflara da daha çok var. Önce Nisanı sonra da yazınki transfer sezonunu şimdiden beklemeye başladım bile.

Jesusum Datolom


Maçın videosu burda; fazla söze gerek yok dedirtecek cinsten. Juve 2-0 önde. Sahaya Jesus Datolo giriyor ve mavi ekran...
Çocuğum olsun adını Datolo koymazsam ( Jesus biraz ters kaçabilir ama:))) )

31 Ekim 2009 Cumartesi

The O.C.

E.S.(40)


Şimdi gelelim zurnanın zort dediği yere . Alttaki resimde, işte yukardaki arkadaşın zihniyetindeki birkaç çapulcunun açıp 30 milyon adamın kahkahalarıyla zirveye ulaşmış bir espri(!!!) diyelim.Peki 2. devredeki Sami Yendeki maçda bu çapulculardan bir benzeri bizim tribünlerde ANA BACI düz gitse hangi FB'li anasına bacısına o küfürü layık görecek ve Sami Yen'de olay çıkarmayacak???
3 gündür FB'Li arkadaşlar benimle bol bol dalga geçtiler. Hep güldüm ve tek şunu söyledim; Biz Kadıköy'de zaten sizi yenmeyelim, yoksa olabilecekleri ben bile düşünemiyorum, siz bi düşünsenize 10 yıldır kaybetmeyen takım dk 80 kendi evinde GS ye 2-0 yenik , maç başlamadan hakemin kafasını yaran zihniyetin stadında,

SİZCE O MAÇ BİTER Mİ???





26 Ekim 2009 Pazartesi

Derbi Üzerine Birkaç Cümle


İKİ RESİM ARASINDAKİ 7 FARKI BULARAK YAZIMIZA BAŞLAYALIM NE DERSİNİZ?


- Maç öncesine geçmeden maçın da ötesinde bu derbiyi neden pazarlayamadığımız konusunu düşünerek gittim ekran başına. Avrupa'nın sayılı 5 yıldızlı stadlarından birinde, ortalama gelir düzeyi yüksek(belki de avrupa seviyesinde) 52 bin kişinin izleyeceği ve bunun 50 bininin belki de 1 aydır tribünleri nasıl yaparız da süper bir görüntüye kavuştururuz diye çabaladığı ve ortaya güzel şeyler koyduklarını gördüğüm eğlencesi 10 üzerinden 9 alabilecek bir maç,

- Yayın açısından, görüntü kalitesi HD, çimlerin rengi, yönetmenlik, maç öncesi ve içinde reklam sorununu çözmüş yayıncı kuruluş onlara da 10 üzerinden 8

- Gelelim maç öncesi, GS 9 yıldır yeniliyor bakalım dur diyecekler mi? Rijkaardın hücumu Daumun savunması 4-3-3, 4-5-1 falan hepsi yalan

- Isınmaya çıkılıyor ve kavga başlıyor yardımcı hakemin kafası yarılıyor tam da Avrupalının izlemek isteyeceği gibi herşey var

- Aaa o da ne hakem sahaya çıkıyor hem de bu şartlarda garip ???

- DK.1 Emre Baros'u arkadan biçiyor ne kart ne bişey adamın ayağı kırılıyor, bazı kanllarda izledim(ahmet çakar) faul bile vermeyebilir kasti bişey yok ne kartı diyor :)))

- GS yine 11 kişi savaşmaya çıkmış.İŞTE EN BÜYÜK YANLIŞI GS'IN BU STADDA SAVAŞMAYA,EZİLMEMEYE ÇIKIYORLAR. YAPMAMALARI GEREKEN İLK ŞEY 11+52.000 SEYİRCİYE SAVAŞ İLAN ETMEK, O ANDA KAYBEDİLİYOR MAÇ ZATEN. GERETS DÖNEMİNDE ALINAN 0-0 BERABERLİK GELİYOR AKLIMA. BELKİ DE SADECE O MAÇ YENİLGİ KABULLENİLEREK ÇIKTI GS SAHAYA SON 9 SEZONDA VE BERABERLİK İLE DÖNDÜ.

- FB yine ilk 15 de golü buluyor. Ayıboğan Servet Kazım Kazım'a bile diş geçiremiyor her topta yerde. 3 günde bir maç mı çıkaramıyor yoksa piskolojik olarak çökünce dizler ayaklar yere mi basamıyor???

- Klasik GS Saraçoğlu deplasmanı, kanatlara top açılmıyor herkes ortaya kaçıyor tribünden uzaklaşmak için

- Keita'nın kafası, gözü yarılıyor; sarı kartı gören Keita . Neden mi? Yılda 4 Milyon€ kazandığı mesleğini yaparken kafasına atılan çakmak,taş,şişe her neyse alıp masa gözlemcilerine götürmek, ben bu işten ekmeğimi kazanıyorum ya gözüm kör olsa kim verecek bunun hesabını diye sorduğu içindir belki de.. Zaten bu Bünyamin değil miydi Arda'yı istediği yerden oyundan çıkmadı diye sarı kart gösteren...


- İkinci yarı başlıyor bir umut. Penaltı, kırmızı kart, kornerden gelen gol skor 2-1 GS 10 kişi, Keita düşmüştü oyundan iyice zaten, Arda yerine Kewell ve GS kanatları kullanmaya başlıyor.Koskoca Premier lig neden koskoca anlıyorsun. Tribünlerin yakınlığı, Arda'nın ortaya kaçması bir yanda Kewell'ın çatır çatır bindirmeleri başka yanda

- Gol gelmiyor, Ayhan'ın ayağında tüy bitiyor. Aaaa o da sarı gördü. Neden mi? Emre'nin yine arkadan çift dalışı ve Bünyamin oyunu devam ettiriyor. Ayhan alkışlıyor, çıkarmazsa adam değil zaten , çıkarıyor ve maç bitiyor.


- 90 da Güiza atıyor 3-1, geleneksel oldu nolcak. Gram üzüntü, hırs , sinir yok bende. 9 yıl önce kazanan kadro neden kazandı ve bugün ne yapmalıyız onu düşünüyorum. Sami Yen de 4 yiyen kadrounun 4 yıl sonra 12 aralık 1999 da kazandığı 2-1 lik kadro olduğunu hatırlıyorum ve RİJKAARD'A SAHİP ÇIKALIM, BIRAKIN ŞAMPİYONLUKLARI SEZONU 4.BİLE BİTİRİRSEK ADAMI ASMAYALIM, EN AZ 2 YIL SIRTMIZDA TAŞIYALIM Kİ O DA BİZİ 4-5 SENE SONRA KUPALARA TAŞISIN...

23 Ekim 2009 Cuma

Avrupa'da Devre Arası ve Ülke Puanımız




Yukarıdaki linkde ağustos ayı sonunda, grup kuraları çekildiğinde, bir hesap ve öngörüm var. GS ve Fb için 12 maçta 5 galibiyet 3 beraberlik 4 yenilgi yeter demişim. Şimdi ise ağzımı tutsaydım elimi kırsaydım da yazmasaydım diye geçiriorum içimden. Çünkü daha ilk maçların bitiminde alınan 4 galibiyet 1 beraberlik 1 yenilgimiz var. Sturm maçında Baros'un direkten dönen topu 45 dk. tek kale oynanan maç ve Fb'nin Twente'ye resmen hediye ettiği 3 puan olmasa milli takımlar seviyesinde diplere düşmüş ülke futbolu için bir miladın eşiğinde olabilirdik.
Fakat daha geç kalmış sayılmayız. FB' nin kendi evinde 2 GS'ın mutlak rakibimiz Yunan Pana ile evinde oynayacağı maçlar neticesinde ülke puanını uçurabiliriz. Yeter ki iki devimizde bu performansını devam ettirsin.
Bu skorlara ve oyunlara göre bundan sonrası için GS adına 1 galibiyet 1 beraberlik ile grubu 1. bitirme şansı yüksek ama alınacak galibiyet içerde Pana beraberlik de dışarda Bükreş olması gerek. FB'nin durumunu ise içerdeki Steau ve Sheriff maçları belirler. Oradan gelecek 6 puan rahat rahat ilk 32 ye sokar FB'yi. Kısacası 12 maçda 7 galibiyet 2 beraberlik 3 yenilgi ederiz ki sezon öngörülerimizi bir hayli karşılar.
Gelelim BJK'ye. İlk hesapta 2 galibiyet vermiştik kendi evinde kazanır diye düşünmüştük. Bu yolda hiçbir kayıp yok. Wolfsburg ve CSKA'yı geçecek bir BJK deplasmandan aldığı 1 puan ile rüyalarını gerçekleştirme yolunda önemli bir adım attı. Önce evimizdeki 2 maçı kazanalım sonra şampiyonlar ligimi UEFA ligimi konuşuruz.
Çok uzatmadan linkleri verelim sizde burdan hem ülke hem de takım katsayılarımıza bir göz atın...



21 Ekim 2009 Çarşamba

BJK Analizi


Videolara sarılmıştım son haftalarda, pek birşey yazasım gelmiyordu ama artık takımlar ve formasyonları oturmaya başladı.
İlk olarak bu gece izlediğim ve Mustafa Denizli'nin kendini geliştirdiği BJK maçına bakalım. Maç öncesi kadro iyi gözüküyordu. Sahaya çıkan 11 de tam konsantre ve istekliydi. Puanı getiren de bu istek oldu. Fakat herşey süper değildi.
Mesela Rüştü. Artık son baharını yaşıyor ve seneye o kalede hiçbir BJK li Rüştü'yü görmek istemez sanırım ( en azından ben istemem bir GS li olarak). Sivok- Ferrari bir kaç aya daha uyumlu olur. Bu hatta İsmail de monte edilirse 22 yaşındaki bugün süper oynayan Kaş ile hem genç ve diri hem de ortada tecrübeli bir savunma hattı kuurlmuş olur.
Orta sahada Fink'i beğenemedim bu sene. Halbuki geldiğinde çok iyi transfer demiştim. Biraz kilo almış olacak. Sağ kanattada Serdar Özkan daha çok iş yapardı Ekrem'in yerine.
Forvetde ise pek bişey söyleyemem. Topla az buluştular ama etkiliydiler. Zamana ihtiyac olduğu açık.
Kısacası BJK nin bir iki rötuşa ihtiyacı var. 1-2 haftaya Denizli küllerinden doğabilir...

11 Ekim 2009 Pazar

Sokak Basketbolu

California'nın ünlü İndian Wells tenis kortunda Suns-Warriors maçı...

8 Ekim 2009 Perşembe

Beklenen Videoyu Buldum

Sevgili Caner Eler'in yardımlarıyla 1 aydır aramakta olduğum videoyu sizlerle paylaşmanın sevincini yaşıyorum. Avrupa basketbol şampiyonası sırasında NTVSPOR da Yenilsen de Yensen de programında yayınlandığında bayılmıştım. 1 haftadır da program arası boşluk doldurmak için yayınlanırken izliyordum. Dediğim gibi Caner'in yardımıyla buldum ve izinleriyle paylaşıyorum.

NOT; yaşlanmışız be aga...

4 Ekim 2009 Pazar

I'm Loving İT

İngilizcenin güzelliğimi desem, nereye çeksen oraya uzuyo mu desem? Başlıktaki büyük harflere ve GATTUSO'ya bakın ve bu adamı neden bu kadar sevdiğimi sizde anlayın
NOT: Materazzi'de tam Sezar dönemi lejyonlarından olacak adammış da geç doğmuş be hacı tam physco hep physco

Beklemede...


Ankara'da olmama rağmen maça gidemedim. Başta Ankaragücü yönetiminine verdiği 1500 bilet için teşekkürlerimizi ve alkışlarımızı hakettiğini söyleyelim. İkincisi çıkan olaylarda da suçu üstlerine yıkmamız gerek sanırım. Maç öncesi için tek sorum; maç başlarken bomboş olan kale arkaları 15. dakikada nasıl doluyor???
Gelgelelim maça. 25. dk. da Ayhan'ın yapmış olduğu 4 . pas hatasıyla maçı kazanmak için baya zorlancağımızı anlamıştım. Takım 7 kişi karşı yarısahaya kurulmuşken yapdığı bu 4 pas hatası takımın havasını ve oyununu tamamen bozdu. Burada Ayhan'a da suç bulmamak lazım. En iyi döneminde bile 23 kişilik milli takım kadrosunda 8 sakat oyuncu yüzünden 15 kişi çıkdığımız Almanya çeyrek finalinde zoraki şans verilen bir oyuncudur Ayhan. Kapasitesi belli yani. Sorunu Rıjkaard'ın görmesi ve çürük elmaları takımdna uzaklaştırıp, ortaya Arda'yı sola da Kewell'ı alıp başlamalıydı maça. Tabii Elano'nun da ortasahadan birkez bile top çıkarmaya gelmemesi hücumu karşıya yıkamamamıza neden oldu.
Takım hücumunda bu kadar aksarken Hikmet Karaman'ın sadece Ceyhun ileride 4-6-0 ' ı da bayaa iş yapmış göründü ve son 8 dk. ya berabere girilecek her GS maçında olacağı bugün ilk kez yüzümüze sert bir tokat oldu. 3-0
Maçın özeti aksayan yönlerimiz bunlar kısaca. Bu noktada önemli olan taraftarın, takımın ve en önemlisi B planı olmayan!!! Rıjkaard'ın arkasında durarak 1 yıl boyu hiçbirşey; ne bir kupa ne bi güzel futbol beklemeden takımı desteklemesi ve gelecek güzel yıllara uzanmamız olacaktır.
Sabır demiyorum; sadece bekleyelim, maçları izleyelim sessiz ve sakin. Bu takım bu sene bolca yenilcek bolca kazancak ama sonuçda hiçbir kupa kaldıramayabilecek. Bunu hatırlamalı günlük gazlarla coşmamalıyız,sadece beklemeliyiz...

28 Eylül 2009 Pazartesi

Morgan Beck

Exten next olur mu bilemem ama 17 yaşında keşfet, büyüt, milli takıma yolla kız manken olcam Djan'cım diye çıksın. Bizde bozkır erkeğiyiz tabi olcak şey değil. Ah ulan diyip aslan sütünü doldurmak kalıyor bana sadece.

Bir de eski günler tabi ki. Formanı hala giyiyorum bebeeem... :)))

Ahmet'cim dale don dale ve 'We Were Young'

27 Eylül 2009 Pazar

Football... Why not only football ???

Ligin başındaki olaylı Diyarbakır-FB maçından sonra değinmiş olmam gerek yada tatilde olmanın verdiği internete erişim zorluklarından dolayı unutmuşta olabilirim. Yazmam 7. haftanın sonuna nasip olacakmış meğer.
FB'nin Diyarbakır deplasmanından önce fırtına kopacağını hissediyordum. Kesin birşey olacaktı ama... Sonrası malum ; polisle çatışanlar,FB'lilere saldıranlar, sanırsın 85 yılın intikam havası.
İşte o günün sabahı denize yürürken ki düşüncelerim gün gibi gözümün önünde. Tek bir soru var beynimde...
Peki ya Bursa Diyarbakır'a gidince ne olacak?
"Biz PKK’lı değiliz. Biz Yunanistan’a gelmedik. Görüşürüz. Diyarbakır'a gelmeyin. Havaalanına sokan adam değil. Bunun hesabını vereceksiniz"
Olarak alacakmışız yanıtı meğersem.
Dün Bursa'da oynanan ve 10 kişinin yaralandığı Bursa-Diyarbakır maçından sonra Diyarbakır'lı bir yöneticinin Bursaspor başkanına saldırırken sarf ettiği cümleler bunlar.
Yukarıda yazdığım gibi kafamda bu sezon ile ilgili 2-3 sorudan biriydi Diyarbakır-Bursa maçı. Şimdi daha da güzel oturdu herşey kafama.
Bursaspor'u ve Bursaspor taraftarını 24. hafta Diyarbakır'a götürmeyin!!!
Cevabım budur benim. Nedeni ise yukarıda söylenenler değil. 3 yıl önce Ankara deplasmanından dönen Bursaspor taraftarlarının, bir miting dönüşü karşılaştığı DEHAP'lıların otobüslerini nasıl taşladıklarını, Dehap'lıları nasıl otobüste sakladıkları sallama, kılıç vb. gibi aletlerle Bozüyük yakınlarında 'denize döktüklerini!!!' bu alem içinde olup da bilmeyen yoktur heralde.
O gün bugün karşılaşmayan otobüslerin ise dün Bursa Atatürk Stadı'nda şarampole yuvarlandıkları aşikar. Dileğim 24. haftada kafa kafaya girmesinler...





Alpaslan Dikmen

1 sene geçmiş Alpaslan Abi'mizi kaybedeli. Dün gibi geliyor , zaman çok ama çok çabuk akıp gidiyor.
Vefatında Konya maçıyla uğurlamıştık onu, bugün ise Eskişehirimle oynayacak Galatasarayım. Yine onun için bağıracak tribünler. Yine herşeyin şaka olmasını bekleyerek...

21 Eylül 2009 Pazartesi

Haykıracak Nefesim Kalmasa Bile


Başlarken herşeye rağmen yaşattığınız heyecan için teşekkürler 12 dev adam ve sol üstte ayakta duran cüce(!!!) adam.
İlk tur ve ikinci turda süper savunma basketbolunu 40 dakika sahaya yansıtan ve bu süreçte 5 de 5 yapan bizi umutlandıran takım ne oldu da son 4 maçını kaybederek 8.liğe razı oldu. İstatistiklerde aradım cevabı. Gözüme ilk çarpan Hidayet'in yüzde 32.8 2'lik atış yüzdesiyle oynaması oldu. İkinci çarpıcı istatistikse ilk turda 11 de 8 3'lük atan Ender'in bundan sonra 11 de 0 ile 3'lük kullanması ki Yunanistan'ı onun üçlüğüyle yıkabilirdik. Sonuncu istatistik ise hepimizin gözüne batan Ömer Aşık'ın 47 de 15 serbest atış kullanması. Çok birşey değil 47 de 30 yapabilse belki de madalyanın altını bizdeydi bugün.
Bu istatistikler sadece bu turnuvada oynadığımız 9 maç sonunda neden yapamadık sorusuna verilebilecek somut cevaplar. Peki ya ne oldu da 10 yıl önce Fransa'ya yenilmesine rağmen kesin kupaya uzancaklar dediğimiz 79 jenerasyonu( Kerem, Hido, Mehmet Okur, Serkan Erdoğan, Kerem Gönlüm, Kaya ) bu başarıya ulaşamadı. Peki ne oldu da yıldızlar, gençler ve ümitler Avrupa finallerinde sırasıyla boy gösteren 86 jenerasyonu ( Ersan, Cenk Akyol, Oğuz, Semih, Mehmet Yağmur) bu takım içinde kaybolup gitmiş (Ersan'ı biraz ayrı tutalım). Hadi bize ne olduğunu bilmiyoruz da o finallerde bizi gümüş madalyaya mahkum etmiş Sırbistan nasıl oluyorda bize ilk defa bu turnuvada yenilmesine rağmen finale çıkıp gümüş madalyaya uzanıyor bizim yerimize???
İşte bu soruya ne federasyon ne de basketbol dünyası çok somut bir cevap veremiyor. Çünkü o kadar alışmışız ki yenilgilere, aldığımız 5 galibiyet bize en büyük orgazmı yaşatıyor ve kimse Tanjevic'i sorgulama gereksinimi duymuyor. Ben ve ben gibiler Slovenya'ya atamadığımız son saniye şutu sonrası yıkılıp bitti abi turnuva derken niye herkes 'süper oyun kurmuş Tanjevic ama çocuk atamadı şans işte' diyor. Oyuna o molada giren soğuk bilekli Engin'in o üçlüğü atmasının nasıl bir şansı olabilir. NBA'de finale çıkan takımının her maçtaki en zor topunu tek başına kullanan Hidayet'in bu turnuvada bir tek son saniye topu kullanmaması nasıl açıklanabilir??? Slovenya yada Yunanistan maçındaki son 2 top olmak üzere 3 pozisyonda onun adı bile geçmiyor şansa bak(!!!) Neyse uzatmayalım . 10 sene önce 8. ,8 sene önce de Avrupa'da 2. olan takımın sonraki sıralamalarına baktım 11. ,9., 12. sıralamaya bile girememişiz sevinelim 8.liğe yani. Hatta ayakta alkışlayalım Tanjevic'i...

19 Eylül 2009 Cumartesi

Blogger Kapalıyken

- Ankaraspor küme düşürüldü. Bana ise niye sadece bir küme düşürüldüğü ve Ankaragücüne bu cezadan niye pay çıkarılmadığı kaldı. Böyle basit kararlarla nereye varabiliriz ki. Seneye Ankaraspor birinci lige çıkarsa ne olacak acaba?

- BJK kendi sahasında iyi mücadele etti ama Manchester bir beden büyük geldi. 0-1
- FB Kadıköy'de önce geçmesine rağmen Twente'ye 2-1 mağlup oldu.
- GALATASARAY'ı neden tuttuğumu yeniden anladım. Atin'da bir kez daha Avrupa Fatihi ünvanını hakederek Panathinaikos'u 3-1 le geçtiler.

- Avrupa basketbol şampiyonasında havluyu dün Yunanistan'a uzatmalarda yenilerek attık. Slovenya maçında olduğu gibi son topu kullanamadık ve hakemlerin arkadan iteklediği Yunanlılara çeyrek finalde elendik. Havluyu atmamıza rağmen bu öğlen de Fransa yumruk indirdi. 19 sayı öne geçtiğimiz maçı çok kolay verdik. Tanjevic 5 maç takımı ne kadar iyi yönettiyse son iki maçta da okadar kötüydü. Hele hele Yunanistan maçında son 2:43 e 6 sayı önde girip Ömer Onan'ın kaçırdığı bir üçlük var ki işte ordan sonra coaching olarak kopduk. Yarın çıkar son maçı oynar eve döneriz. Bu arada ben böyle bir turnuva programı görmedim. İşin ciddiyetinden bi haber insanlar hazırlamış programı heralde. 3 günde 3 final, şaka gibi...

15 Eylül 2009 Salı

Şampiyonlar Ligi Anketi

Kim şampiyon olur diye sormuştum. Sonuçlar İspanyolları ön plana çıkarıyor. Bayern'e oy çıkmaması garip olmuş:))) Bunun dışında diğer şıkkına oy verenler heralde BJK'yi düşünerek atmamışlardır.
Barcelona 16 oy %3
Real Madrid 13 oy %24
Chelsea, Liverpool,Diğer 5 oy %9
Manchester United 3 oy %5
İnter, Milan 2 oy %3
Bayern Münih o oy %0

Türkiye:69 - Sırbistan: 64


Mükemmel bir 45 dakika geçiren bünyem yavaş yavaş kendine geliyor. Sakinleştikten sonra yazma kararı almama bakalım işe ayramış mı yoksa Hido'ya çok pis giydircem...
Öncelikle şunu söylemem gerek ki bu turnuvadaki en kötü maçımız ve en kötü Bogdan Tanjevic tercihleriyle karşı karşıyaydık. Fakat bu takımın geçen yıl ki elemelerden süregelen 'takım savunması' anlayışı maçı kazanmamıza yetti de arttı. Eğer bu kadar kötü olmasaydık maçı çoktan alıp götürürdük.
Tanjevic kötüydü dedim, açıklıyım; Turnuvaya girdiğimiz maçtan beri Ömer Onan'dan hiçbir hücum katkısı alamadık fakat iyi bir hücum yüzdesiyle oynayan Sinan Güler hala bu takımın as oyuncusu haline gelemedi ve 2. yarı sahada yoktu. İlk yarının sonunda yaptığı smac bu turnuvanın jeneriğine girebilecek kalitede olmasına rağmen.
Tanjevic'in bence ikinci yanlışı sakat Hido'yu bu akdar kullanmaya çalışması. Tamam takımın lideri, kötü hücum ettiği günlerde olacaktır - ki kimse Hido'nun mücadele etmediğini söyleyemez,7 ribaund 4 top çalması var- ve onunla devam etmemiz mantıklı gözükebilir ama çeyrek finali garantilemiş olmamıza rağmen Hido'nun sakatlığına bu akdar yüklenmemeliydik. İlk grup maçlarında takımın yükünü en az 5-10 dk. alabileceğini gösteren Bekir bu dakikalarda devreye girebilirdi. Hocanın 3. hatası da Ersan'a çok uzun süre vermesi oldu. 39 dk. sahada kalan Ersan galibiyeti getirmiş olabilir ve günün yıldızıdır fakat tekrar etmem gerekirse bu maçların çeyrek final öncesi pek anlamı yok. Tanjevic'den Slovenya maçında sağlam rotasyonlar bekliyorum.
Maçtaki benim açımdan en enteresan olaya gelicek olursak 15 yıldır şu gözlerle maç izleyen bendeniz daha 10 da 1 serbest atış atan bir oyuncu görmemiştim. Sana da helal olsun Ömer Aşık.
Son sözü Murat Murathanoğlu söylesin;
- Burda bile blokluyoruz....

12 Eylül 2009 Cumartesi

Uçan Kuşlar Martılar


Geçen sene Skibbe için çıkardığı ilk Steau maçının 11ini gördükten sonra olmaz böyle gitmez gitmeyecek demişdim. Geçen hafta alınan 2-0 lık Ankaraspor maçından sonra da takımın saha içinde yöneticisi olmadığını orta sahanın ortasında Topal-Sarp ikilisiyle hiçbiyere varamayacağımızı anlatmaya çalışmıştım. Analşılan Rijkaard'ın bir uyarana ihtiyacı var yoksa perşembe günü Panathinaikos maçında öyle bir şamar yeriz ki aklımız şaşar.
3-0 lık skor net ve hakedenin kazandığı bir maç gibi gözükebilir ama kesinlikle alakası yok. 90 dakika geri çekilen, karşısındaki takıma hiç baskı kuramayan ve en beteri orta sahadan hücuma bir tane bile top çıkaramayan bir kadro vardı sahada. Baros ve Sabri'nin çalışkanlığı , Hakan Balta'nın ekstra müdahaleleri ve Servet'in klasik futbolu olmasa skor tabelasında 3-0 lık BJK galibiyetinin altında Serdar Özkan ve gol dakikaları yazıyor olurdu.
Zevksiz, tatsız takımların dışındaki herşeyde en az o kadar sıkıcıydı bu gece. Akıllarda tek kalan Rüştü'nün Rijkaard'ın ona neden Katalunya'daki ilk maçından sonra Barcelona'da düşünmediğini ispatlarcasına yediği goller oldu.

İspanya'yı Çökerttik


Bu takıma herşey helal olsun. Kendileri de biliyorlardı maç öncesi ve maç anında karşılarındaki adamlardan daha tecrübesiz ve açıkçası daha yeteneksiz olduklarını. Ama SPOR denilen şey budur işte. Evet daha tecrübesiz, yeteneksi, formsuz olabilirsiniz ama savaşdığınız zaman kazanamamanız için hiçbir engel yoktur. Hido'nun, Tunçeri'nin, Aşık'ın 2. devre boyunca benchde otururken sahada verilen savaşı da ayakta alkışlamadan edemeyeceğim. Son söz Semih Erden'e olsun, boşuna eleştirmemişiz demek ki. Çünkü gerçek Semih'in en az bugün sahada olan kadar birşeyler yapabilecek kapasitede olduğunu yılalrdır biliyoruz. Bu kenetlenmeyle madalya yolunu açmış olduk. Burdan finale yürümek lazım...

Eskidendi Çok Eskiden

Eski açığın üstü kapatılmış. İnşallah geçen sene ki kapalı altın kapanması olayı gibi başdan savma uyduruk yapılmamışdır. Malum deprem, sel vb. gibi doğal afetler ülkesinde 'Cehennem' olarak anılan stadın en hareketli tribünü olcak bu sene. Görüntü güzel . Bi de bugün buna dağıtılacak renkli yağmurluklar eşlik edecekmiş. Alpaslan Dikmen anısına yapılacak sopalı bayrak ve bez afiş organizasyonuda menünün tatlısı olacak. Sahada fazla birşey beklemiyorum ama Galatasaray 4 atarsa kimse şaşırmasın.

10 Eylül 2009 Perşembe

Özlemişiz

Geçen ay İngiltere'deki Gameon turnuvasını da sunmuştu ama maçlar ciddi olmayınca o kadar zevk vermemişti. Polonya'da 3 de 3 yapdık tamam çok büyük keyif ama orgazmın doruğu Murat Murathanoğlu'nun anlatımı. 7 yaşındaydım basketbol ligini, Efes'in avrupa maçlarını onun sesinden dinleyerek sevdim bu oyunu hatta hatta şimdi hatırladım 5-6 yaşındayken pazar günleri Nba actionı TRT verirdi, pazar banyosuna girmeden programın arka sesini ondan duyardım. Gelmişiz 23 yaşımıza hala o var ekranın arkasında . Hala aynı ses , hala aynı coşku. Dünkü maçı 3. kez izliyorum da Oğuz'un attığı potada 3 kez sekip giren topda bağırışı mükemmel.
- Oğuz giriyoooooooooooooooooooooooooooooooooooor....Şansımız da yardım etti.
Şansımız değil o Murat Abi senin sesinin güzelliği sen giriyor dedikten sonra o topun 3 kez sekip dışarı çıkması mevzubahis olamaz.

Vuzuvela'nın Sesi Uzakdan Kulağa Hoş Gelir mi?


Benim cevabım açık; hiç ama hiç hoş gelmeyecek. Tutmadığım 32 takımdan en az 4-5ine sempati duyup bütün maçları iyi oynayan kazansın abi diye izleyeceğim. Koca bir 2010 yazı zevksiz, futbolsuz geçicek kısacası. Halbu ki daha geçen sene İsviçreye,Çeklere, Hırvatlara ve Almanlara attığımız son dakika gollerinden sonra yumruklarını duvarlarda parçalayan ben olmayacağım mesela. Maç izlerken içilecek biraların tadı, soğukluğu da aynı olmayacak haliyle. Herzamanki gibi portakalları tutup çeyrek finalde elenmelerine üzüleceğim, bunu hiçbir Hollandalı bilmeden. Oysa ki daha 7 yıl öncesi dün gibi aklıma çakılmış. Saat 11 de biten maçlar, herkesin işi gücü bırakıp akşam 7 ye 8 e kadar Ankaramın güzel caddesi Bahçeli 7. de tur atmaları, polis araçlarından 'Ölürüm Türkiyem' şarkısının çalındığı.
Çok romantizm yapdım. Düne dair içimde kalanları sıralayım biraz.
- Hakem Terim'in de dediği gibi tamamen sahada bizim 2. rakibimiz gibi oynadı.12. demiyorum bakın. 11 Bosnalının yapamadığını o halletti. Bu konuda İsvşçre maçının hesabının daha kesilmadiğini düşünen FİFA nın Emre ye sarı Terim e saha dışı ile bizi dünya kupası dışına ittiği aşikardı.
- Önder Turacı lütfen gitsin son maçda Belçika formasıyla oynasın. 4-5 atarız heralde o zaman.
- Sercan ah Sercanım. Dakika 60 daha at golü, golcüsün sen be koçum, karşı karşıya kaçırılmaz dı o gol
- Sabri ye ettiğimiz küfürleri bize yediren Gökhan Gönül oldu. Heralde o 3 pozisyondan birinde topu kaleciyle birlikte kaleye sokardı Sabrican
- Son söz Ardama eğer 2 dakika kendisi gibi oynasa maçı almış önümüze bakıyorduk , yapamadı...

9 Eylül 2009 Çarşamba

Semih Erden


Bulgaristan'ı 94-66 rahat geçerken dün de kötü oynayan Semih Erden o kadar gözüme battı ki bi değinmeden geçmemek gerekiyordu. O sırada da ekşide kötüleyen kötüleyene Semih'i. Space Jamdaki canavarlara benzetenler falan. Yani eleştirmek tamam lazım da 2 de 2 yapan tamgaz bir takımın oyuncusu için ağır konuşmuşlar. Bu gece ki istatistiklerini verseler küfür etmelerine gerek kalmazdı. Zaten maçı dikkatli izleyenler Tanjevic'in 5 faul alıp oturduktan sonra konuşmasını gördüyse bizimkiler sadece laf salatası olacak .
Semih Erden------- 4 dakika % 100 2 sayılık ile toplam 2 sayı, 3 top kaybı, 5 faul
Evet sadece 4 dakikada....