31 Aralık 2011 Cumartesi

NBA İlk Hafta

Yazılabilecek daha pek birşey yok ama yine de tarihe not düşmek istedim. Lebron'un çılgın attığı ama maç sonlarını Wade'in getirdiği Miami 4-0 ile girdi sezona. Howard takas makas derken iki maç üst üste 24 ribaund toplayıp ben daha ölmedim mesajı verdi. Clippers'a geçen Paul aynı hızda devam ediyor. Detroit ne zaman kazanacak sorusu, kafamda yanıtsız kalmaya daha uzun süre devam edecek gibi. Bizimkilerin ise keyfi yerinde; Hido sezona baya iyi girdi, Mehmet sakatlanmadan orta şekerli devam etmekte, Enes süresini arttırmaya başladı, Ersan ilk 5'e yerleşti diyebiliriz ve Zaza'ya Galatasaray çok yaramış o da formunda olanlardan.

24 Aralık 2011 Cumartesi

Şampiyonluk Tahminlerim

Türkiye - Galatasaray, Fatih Terim formu koruyacaktır, 1-2 transferle zafere rahat ulaşılır
İngiltere - Manchester City, kafalarında sadece yıllar sonra gelecek şampiyonluk var
İtalya - Milan, İbrahimoviç ... şampiyon olamadığı takım ve sezon yok
İspanya - Barcelona, artık Xavi sakatlanırsa ne olur sorusunun yanıtı da kadroda mevcut
Almanya - Dortmund, sezon başı sıkıntılıydı Avrupa'dan elendiler ve tam yol ileri modundalar
Fransa - PSG, kadro kalitesi ligin çok üzerinde
Hollanda - PSV, parlayan yıldızlarını ellerinde tutmaları şart
Portekiz- Porto, Benfica'yla kafa kafaya gider % 51 şansları var bence
Belçika - Anderlecht, Bursa'yı eleyip çıkışa geçtiler hem Avrupa hem lig iyi götürüyorlar
İskoçya -Glasgow Rangers, son haftalarda fark kapansada Celtic'in geçebileceğini sanmıyorum

12 Aralık 2011 Pazartesi

8 Aralık 2011 Perşembe

GALATASARAY


Adında gururum saklı
Renklerinde asalet...


GALATASARAY :3 - Fenerbahçe : 1

20 dk. da maç 5-0 olsa kimse bir şey diyemezdi. Olmadı. Varsın olmasın, varsın bu takım bundan sonraki maçları kaybetsin, şampiyon olmasın. Yeter ki bizlere dün ilk yarı boyunca yaptıkları mücadeleyi bütün sezon, her maçın her dakikasında göstersin.



28 Kasım 2011 Pazartesi

Yazıyorum Ulen


1 ay oldu demi. Offf , ne çabuk geçti, tek kelam edemedim, tek bir şey yazamadım. Fuardı tatbikattı derken ağustostan kasıma nasıl geçtim, hava ne zaman soğudu da kış geldi anlamadım. Arada 2 maç yazısı yazmışım o kadar. Ne Galatasaray demişim, ne Avrupa'dan Futbol, ne Euroleague, ne NBA, ne güzel kızlar :))) kopmuşum dünyadan. O kadar birikmiş ki uzun uzun yazamayacağım;
- 2 aydır spor dünyasında ilgimi en çok Galatasaray Medical Park'ın maçları çekiyor. Her maç ayrı heyecan her maç mükemmel seyirci. Herkes Sami Yen'deki gibi omuz omuza, tek ses. Prokom maçıyla gördük ki Top 16 uzak değil bu takıma. hey gidi 2 yıl önce küme düşmeme playyoffu oynayan takım hey gidi Mahmuti'nin Galatasaray'ı.
- Futbol izleyemiyordum pek. Maç izlemek canımı sıkıyordu ama yavaş yavaş hastalığı atlattım, haftasonları 2-3 canlı maça kadar çıktım. Önüm açık, inşallah devamı gelecek. Bundesliga hayata döndürdü beni tekrar.
- NBA başlayacak ara sıra bakar keyif almaya çalışırız ama bu sene sıkıntılı. Deron Williams'da gitmeyeydi iyiydi.
- Sabri ve Servet'i de takımdan kesen İmparatoreye saygım arttı bu arada. En kısa zamanda Hakan Balta, Colin Kazım ve son maçtan sonra 'altın kafes kuş' muhabbetini hatırlatan Baytar'ı da çizikler de rahatlarız. Galatasaray forvet bakıyormuş. Tim Matavz desem , olmaz mı ?
- Aziz'i çıkartacaktır sene sonuna , FB'de şike yapmamış der kapatırlar olayı, alın size temiz lig.
- Fransa ligini veren kanal yok mu açıktan?
- Anaaa Abdullah Avcı geldi ya, çok şaşırdım.
- BJK ve Trabzon buraya kadar getirdiniz, asılın be azcık da şubatı görelim bu sene. Bu arada dün baktım 1989 dan beri en çok 1 er sene arayla 2 kerecik UEFA ülke sıralamasında 7. olmuşuz, onun dışında 10,11 yerimiz belli.
- 42 yaşında Cesena kalesini koruyan Antonioli reizzz ve hala gol krallığına oynayan Di Natale size de helal olsun.
- Gary Speed...
- Two and a half men out Arka Sokaklar in :))))
- HIMYM ve BBT 'siz günlerin ben ...
- Behzat Ç. saati bir tek bana mı geç geliyor? Şöyle Bizimkiler saatine koysalar yemek sonrası banyo öncesi izlesek olmaz mı?
- inci, ekşi nin de eski tadı yok, twit atamıyorum, facebook ehh
Böyle geçip gidiyor günler, zaman bulursam daha çok yazarım siu.

27 Kasım 2011 Pazar

İmparatore

'Yakaladım mı bırakmam, hiç merak etme bizim yanımızdakiler düşmez...'
Nasıl bir özgüvendir anlayamadım yıllardır.

Fatih Terim'in Saçma Sapan Düşmeli Canlı Yayın Kazası | alkislarlayasiyorum.com

13 Kasım 2011 Pazar

A Special One

GABRİEL OMAR BATİSTUTA




NOKTA


Dün yazıyordum ama bitiremedim bugün noktalarım dedim ve:
Kazakistan deplasmanı 2 duran top 2-0 ve 45 tek kale geçen 2. yarı...
Kompany kırmızı görene kadar rezalet futbol Arda'nın çabası 3-2 kazanılan Belçika maçı...
Mesut'lu Almanya'ya çıkarma yapıp anca üstümüze çıktıkları 3-0 mağlubiyet...
Türk futbolunun son 20 yıldaki en ağır mağlubiyeti Azerbaycan: 1 Türkiye: 0...
İzleyemediğim 2-0 kazandığımız Avusturya galibiyeti...
Türk futbolunun rezil edilerek temsil edildiği Belçika deplasmanı ve 1-1'e sevinen bizler...
90+4 de gelen frikik golüyle kazanılan EFSANEVİ Kazakistan maçı...
Son dakika penaltıyı atsak playoffu garantileyeceğimiz ama onu bile beceremediğimiz 0-0'lık Avusturya maçı...
Almanya'dan yenilen yine 3 gol...
Zar zor kazanılan 1-0'lık Azerbaycan ve playoffları hedefliyorduk zaten diyen herşeyi çok bilen yine bizler...
Ve Cuma akşamı...
Hiddink diyor ki;
- Siz kötü bir takımsınız, ruhunuzdan duygunuzdan başka bir şey yok
-Benim yaşım ilerledi gidiciyim, ne yaptığınız çokta umurumda değil
-Takımı Oğuz kursun benim ismim olsun, ee yılda 10 milyon dolarda iyi para
Şimdi ben bu adama kızamam ki. Yaşı belli, iki görüşme yaparsın konuşmalarından anlarsın pekte hevesli değil sadece para için gelecek. E peki niye getirirsin? Hadi getirdin o kadar rezalet futbol oynarken hiç mi değiştirmek aklından geçmez? Ruhumuzla duygumuzla oynuyormuşuz. Ulan illa senin istediğin gibi mi oynayacaz? Madem böyle oynanıyor Türkiye'de ona göre oynatırsın çok mu zor? Daha mı kötü olurdu? Terim'den pek hazzetmem ama yaptığı işin eninde sonunda SPOR yani çalışma,hırs ve belki de böyle kritik anlarda motivasyondan başka hiçbirşey olduğunu bilir. İşte bunu bilmeyen spor adamlarına!!! deli oluyorum ben. Neymiş daha güçlülermiş. ULAN ÇIKMA O ZAMAN MAÇA. GİT BREZİLYA'NIN TEKNİK DİREKTÖRÜ OL. ALLAH'IN LOOSER'I. Adam finallerde yarı finallerde kaybetmenin ustası. Neden ? Oyuncular hayatlarının maçına çıkacak; beyimiz 'beceremezsiniz daha güçlüler' diyor da ondan. Afferin ne büyük iş yaptın, korktun, tek forvetle oynadın, aman önce gol yemeyelim dedin de. Yine 3 yeseydik de 5 atsaydık daha iyi değilmiydi. Ben mi bilmiyorum bu sporu ? Zagreb'e 5-3 kazanan takım olarak gitseydik ah vah tüh elendik diye mi gidilecekti, 5 atan takım orada da 3 tane sallar diye mi gidilecekti. Neyse uzatmayacam sadece o da suçlu değil. Takımı tek başına kuran Oğuz'dan, teknik direktörün yanlış işler yapsa bile sahada canını ortaya koyması gereken futbolculardan, gram sesi çıkmayan seyirciden tutta hepsine otur sıfır.
Arda ve Hamit transfer yapmamış olsalar bu kadar ruhsuz oynar mıydı?
Emre neden en kötü maçlarından birini çıkarırken yine Fb 'li Volkan ve Gökhan onun izinden gittiler?
Sabri, Balta, Kazım, S.Şahin bu takımda neden hala yer bulur?
Umut Bulut varken Mevlüt Erdinç niye kadroya alınmaz? M. Ekici, H.A. Kaldırım, Ömer Toprak,Furkan Öcal, Cenk Tosun, Volkan Şen, Sercan Yıldırım neden göz ardı edilir.
Ve belki de en ilginci 2008' de takımı sırtlayan NİHAT KAHVECİ, TUNCAY ŞANLI şimdi nerede ne yapmaktadırlar???
Abdulla Avcı'yı getiriyorlarmış. Gelsin, buyursun. küçük takımın büyük hocasıydı. Milli gurur nedir, ruh nedir oyuncu nasıl motive edilir iyi bilenlerden. 17 yaş altında Avrupa şampiyonluğu, dünya 4. lüğü var. İnşallah yeni bir Fatih Terim, yeni bir jenerasyon çıkar bundan sonra. Liderliğini de Nuri yapar ve belki 2 yıl içinde her şey çok güzel olur.
NOKTA.

9 Ekim 2011 Pazar

Türkiye: 1 - Almanya: 3


“Kimse alınmasın ama fizik olarak yetersiz arkadaşlarımız var. Ben altı aydır oynamıyorum, bir eksiğimi gördünüz mü ? Bir gerçek var. Bundan daha fazlasını yapabilirdik. Beraber çalışmamız. Beraber yürümemiz gerekiyor. Bunu herkes kendi kafasına sokmalı. Herkesin işe kendisinden başlaması gerekiyor. Bazı şeyleri idmanda görüyoruz. Yetenekle bu iş olmuyor. Yüzde 70’i, 80’i çalışmakla oluyor, beraberlikle oluyor. Eksiklerimizi masaya yatırmamız, disiplinli çalışmamız gerekiyor. Bunları Milli Takımın, camiamızın iyiliği için söylüyorum. Bu konuda duygusallık yapmamamız gerekiyor.'' Hamit Altıntop

Futbolcular sahaya ısınmaya çıkıyorlar ve o an maçın ne kadar zor geçeceğini anlıyorsunuz. Hatta hatta galibiyete olan inancınız o anda bitiyor. Almanlar ısınırken bile her türlü fizik üstünlüklerini sahaya yansıtırken milli takım hemen ısınalım, maç başlasın ve yenilip gidelim havasında. Kimsenin gözünde hırs yok, kimsenin ayağında kuvvet yok, herkes kendi dünyasında. Dk. 65 Podolski oyundan çıkıyor adamda gram yorgunluk yok, dimdik koşarak geliyor kenara dimdik oturup sırtına montunu geçirip suyunu içiyor, hiçbir yorgunluk hissetmezmiş gibi yayılmadan dimdik oturuyor. Bir süre sonra maçı 2-0 dan çevirebilecek en parlak yıldızımız büyük taktik ustası (!) tarafından oyundan alınıyor. Yedek klubesinde bayram havası; Arda soyunma odasına yöneliyor, Oğuz gel buraya çekince Arda'da yerinde taş gibi oturan Hiddink'e yöneliyor. Yorgunluktan dil dışarıda, beyine kan yeterli taşınmıyor ve tartışma başlıyor.



Çok net farklardır bunlar iki takım arasındaki. Şunu da ekliyim bu kadar net ve büyük farklara rağmen iki maçta da sadece 3 'er gol yemiş olmamız da şanstır.
Onun dışında Servet'in yaptığı hata, karşı karşıya kaçan goller falan maç içinde olabilecek, bundan sonra da gerçekleşecek şeylerdir. Önemli olan mantelitemizin değişmesi.
O zaman kafa ne zaman değişir ? 18 yaşında binbir zahmetle Türk pasaportu koparılan ve kadroya alınan ÖMER TOPRAK Servet'in yerini alabildiğinde. Mehmet Topal, 35'lik Aurelio yerine ilk 11 çıktığında. Mehmet Ekici, Mevlüt küstürülmediği, oynadığı her milli maçta sahanın en iyisi olan Tuncay göz ardı edilmediğinde belki değişir birşeyler. Yerli hoca ile çalışmamız gerektiğinden, futbolcuların profesyonelliği hatırlamaları gerektiğinden tekrar tekrar bahsetmeyeceğim. Oradan da girersek çok uzar.
Kısadan bitirelim ; salı kazanırız, Almanya'da Belçika'ya acımaz. Play offlarda bu kafayla rezil olur döneriz.

28 Eylül 2011 Çarşamba

Evvel Zaman Önce


NOT: Bu karamsar yazıdan önce lütfen şarkıyı dinleyiniz...







Kaf dağının arkasında diye devam eder masallar. Her gün aynı masala uyanmak neymiş onu yaşıyorum 2 aydır.
Şikayetçi miyim? Belki
Mutlu muyum? Galiba
Nereye gittiğimi biliyor muyum? Fikrim yok
Yorgun muyum? Kesinlikle
Sorular, sorular ,sorular. Hepsini üst üste koyuyorum, koymak zorunda kalıyorum. Bugüne kadar içine girmek için eğitildiğim, hazırlandığım ve en sonunda arz ı endam ettiğim masalın içindeyim. Gün boyunca hiç bir şey yapmayacak dahi olsam sabahın köründe olduğum sakal traşından mutsuzum. Her gün aynı şeyi, şeyleri yapacak olmaktan tedirginim. BİR ÖMRÜ GÖZ AÇIP KAPAYINCAYA KADAR GEÇTİ DİYENLERDEN DAHA HIZLI GEÇİRECEĞİMİ DÜŞÜNMEKTEN KAFAYI YEMEKTEYİM. İşte bu satırları da o günler çok ama çok hızlı geçecek yolun sonuna bir anda gelivereceksin diye kendi kendimi uyarmak, ilerde de bakıp hatırlamak için yazıyorum. Tarih 28 eylül çarşamba 2011, fizy de müslüm babadan nilüfer çalıyor, 20 güne yakındır ilk defa eve 18: 50 de geldim ve günler sonra belki de ilk defa 8 saate yakın uyku yüzü göreceğim.
Evet sizi ilgilendirmiyor ama ileride açıp okuyacağım bu satırları, çok yorgunum be blog...

3 Eylül 2011 Cumartesi

Senden Ötürü Hiddink Senden Ötürü

Futboldan konuşmak hele hele Türk futbolu hakkında yazmak istemiyorum ama yapamıyorum. Dünkü maçı, futbolu bıraktığında işte o çocuk bizim yıldızımızdı diye gelecek nesillere aktaracağımız adamın ARDA TURAN'ın son saniye golüyle Kazakistan gibi bir takımı zar zor yenerek geçtik. Öncelikle ARDA 'ya bir parantez açalım. Dakika 90 artı 2 Selçuk İnan o anın yorgunluğu ve pskolojisiyle hiçbir profesyonelin yapmamasını yapıp kırmızı kart görüyor, takımı 10 kişi bırakıyor üstüne üstlük tıngır mıngır adım atacak hali olmadan sahada yürüyor. Arkasında beliren ARDA kafasını okşuyor Selçuk'un ,hadi diyor hızlı çık, arkasında itekliyor ve ARDA'nın yüzünde gram üzgünlük gram yorgunluk gram maçı bırakmışlık yok. İşte bu yüzden ARDA Atletico'da ve işte bu yüzden daha fazlasını hak ediyor. Son topu kullanmak istemesi, o gücü kendinde görmesi, sorumluluk alması şansı ayaklarına getiriyor ve golde onun ayağından ağlara gidiyor. Seviyorum seni çocuk hep böyle oynamaya devam et.
Gelelim Hiddink Efendiye. Azerbaycan mağlubiyeti ve Belçika rezilliğinden sonra git artık demiştim hala da diyorum. Dünkü 1-0 a yatmak amaçlı Mehmet Selçuk Şahin değişikliği ve bugün yaptığı Yekta Kurtuluş tercihi, Mehmet Topal'ı Selçuk Şahin'den daha aşağı seviye görmesi, Mevlüt'e Tuncay'a ( ki bu Tuncay ölene kadar milli takımda olmalıdır buranın oyuncusudur her zaman en iyisini sahaya koymuştur) milli takım kapılarını kapamış olması off ki offf. 19 yaşındaki Necip yerine neden Yekta? Gökhan Töre sahadaki performansını antrenmanlarda göstermiyor mu ? Gösteriyorsa neden ilk 11 başlatılmadı? Soracak sorum çok, hiçbirinin cevabı yok.
Kısa da Riera transferine değinelim. Arda'dan açılan boşluğu kim gelse dolduramazdı. Bu fiyata alınabilecek belki de en iyi adamı aldık. Fiziği, tekniği, becerisi ve tecrübesiyle şu an transfere burun kıvıranlara nasıl bir futbolcu olduğunu 3 ay içinde kanıtlayacak kadronun değişilmezi olacaktır, izleyin görün ben buraya yazmıştım diyeceğim.

2 Eylül 2011 Cuma

Adamsın


2012 avrupa şampiyonası elemeleri: 8 maç / 8 mağlubiyet
2010 dünya kupası avrupa elemeleri: 10 maç / 10 mağlubiyet
2008 avrupa elemeleri: 12 maç / 12 mağlubiyet
2006 dünya kupası avrupa elemeleri: 10 maç / 10 mağlubiyet
2004 avrupa 2004 elemeleri: 5 maç / 5 mağlubiyet


GİAMPOLO MAZZA -San Marino Teknik Direktörü

Ateşten gömleği giyen adam derler ya işte karşılığı budur. Koca San Marino futbolunun İMPARATOR lakaplı hocaların hocası Mazza sana saygım sonsuz.

25 Ağustos 2011 Perşembe

Şampiyonlar Ligi 2011 Gruplar


Çirkin Ördek Yavrusu

Nasıl bir adam? Nasıl bir bünye? Normalde 6 kişi yukarıda 5 kişi aşşağıda olur ama bizim SABRİ REYİZ yapmış yapacağını hiç kimse fotoya odaklanmamışken o dünyadan uçmuş gitmiş bile full konsantrasyon mode on. Baros'la Eboue'nin çabaları yetersiz. Peki soru şu; bu adam GALATASARAY'ın kaptanı mı acaba?

18 Ağustos 2011 Perşembe

Peki Napıcaz Kaptan?

Hacılar, yazamadım; YAZAMIYORUM. Gelmiyor içimden, kafayı bulmaya çalışıyorum. Müzik falan geçiştiriyorum günleri. Ha işe girdim o yüzden de olabilir, ama yok yani futbol falan açmıyor artık.
Yaşlandıkta zaten, her ne kadar kendime küfrediyorsam da gece 12 de EL Classico izleyemiyoruz bünye kaldırmaz diye. Şike mike iyice soğutmuşken şu ligde izlenecek nadir adamlardan birini de 12 M Euro gibi komedi bir rakama sattık. ARDA'nın yolu açık olsun, kupalar önüne dizilsin,gerçekten çok daha fazlasını hakkediyordur ama önce insan olsun, Avrupalı olsun modern olsun gerisini başarır zaten. O gitti yerine Eboue geldi, Keita diyorlar; severim ama paslanmadı mı? Engin Baytar of of of sıkıntılı.
9 şehit evet kanıksadık artık. Saldırılar arttı, birileri 6 aya hükümet istifa etcek diyor diğerleri bağımsızlık. Kapının dibinde Suriye kazanında ateş harlanıyor. Borsa dipte hergün yüzde 5 düşüş nereye kadar? Herşey boka sarmaya başlarken bi de şu blogu buldum. http://michaelsikkofield.blogspot.com/ yıllardır okuduğum, yazılan şeyleri toplamış, harmanlamış güzel çalışma yapmışta o kadar olayın üzerine okumaya dalınca hay sülalesini diyosun. Neyse modumuz budur beyler. Hakkımızda hayırlısı, nasip, kısmet demiyorum çünkü küçük dünyam ve ülkem için kara gözüktü.
Öptüm, dedikoducu kız :)))


14 Ağustos 2011 Pazar

Saygı Duyarım # 38

Bu yaz hiç bir nakarat ağzıma yapışmadı derken koştu imdadıma yetişti.
I I follow I follow you


6 Ağustos 2011 Cumartesi

Saygı Duyarım # 37

Geniş Aile'nin KOYU BİLAL'i FIRAT TANIŞ. Adam harbiden büyük sanatçı müzik(hem söz yazarlığı hem ses), tiyatro, diziler, filmler... Mesela 2002 de Altın Portakal aldığını bilen var mı? Ben bugün öğrendim, dinleyiniz.


23 Temmuz 2011 Cumartesi

Sert Takım

Gelecek sene Galatasaray'ı yenmek o kadar kolay olmayacak bu belli oldu. Yapılan son Felipe Melo transferi ile de kadro hafiften şekillendi. Şunu ön görebilirim ki 2000'lerde bücür ve koşan olarak adlandırılan oyuncularla başarıya giden, 2002'de teknik orta saha kurmaya çabalayıp başaramayan, 2008 Türkiye'sini ise büyük isimlerin (Arda,Hamit,Nihat,Tuncay) üzerine kuran TERİM bu sefer farklı bir şey deniyor. SERT, MÜCADELECİ, YILMAYAN bir takım yaratma çabasında. Belli ki T.T. Arena'ya gidenler ya da evden maçları seyredecek olanlar, bol gollü maçlar yerine Arenada canı için savaşan GLADYATÖRLER izliyor olacak. Canı için diyorum çünkü ARDA'nın takımda kalma süreci ve sonrasında yaptığı açıklamalar bana bunun izlemini veriyor. 'Fatih Hocam olmasa burada kalmazdım' demekten çekinmiyor ve ŞAMPİYONLUK için varlarını yoklarını ortaya koyacaklarını belirtiyor.
Sert takım dedim başta. Peki neden? Neyi sert? Herhalde futbol izliyorum diyenler hatırlarlar geçen yıl ki Hollanda-Brezilya çeyrek finalini ve Melo'nun koskoca Brezilya'yı, maçın başında rüzgar gibi esen Brezilya'yı tek başına nasıl manipüle ettiğini. Orta sahanın ortasında mücadele eden bir futbolcu için çok ama çok düşüncesiz, beyninden çok fiziği ve mücadelesiyle sahne alıyor. Ujfalusi yine aynı modda. İlerleyen yaşı Fiorentina günlerini arattırırken kasaplık konusunda her geçen gün üstüne birşeyler koymaya devam ediyor. Yine geçen sezon ki Atl.Madrid-Barcelona maçında Messi'ye yaptığı ve belki orada Messi'den başka birisi olsa en az 9-10 ay sahalardan uzak kalmasına neden olacak darbeyi yapabilecek kadar düşüncesiz,agresif ve sert bir isim. Bu iki ismin İTALYAN SERİE A 'dan öğrendiklerini Süper Ligde bol bol uygulama alanı bulacaklarını söyleyebiliriz. Ha hakemler eski hakemler olur 4 büyüklere kart çıkarmaktan çekinirler mi orası soru işareti.
Yeni transferlerle devam edelim. ELMANDER 'de hani İSVEÇ'in soğuğunu yemiş PREMİER Ligde kendini ispatlamış üst düzey sayabileceğimiz fiziğe sahip forvetlerden. Baros'un Türkiye'ye geldikten sonra ki gibi müzmin sakat moduna kapılmazsa, rakip savunmacılara bayaa iş çıkaracaktır.
MUSLERA kalede zaten bu zamana kadar ülke topraklarında yapılmış Schumacher ve Taffarel transferlerinden sonra gelmiş geçmiş en iyi kaleci transferi.Uruguay tecrübesi ve Lazio'da pişmesi avantajları, tek sorun Servet Ujfalusi ikilisiyle uyumu.
Gelelim kadroya katılan ve ilk 11 çıkma şansı en yüksek oyuncu SELÇUK İNAN'a. O da nazardan saklasın fiziği ne kadar kötü gözükse de geçen sene 30 maçın üstüne çıkmış, sakatlıklardan pek etkilenmeyen ve takımı sürükleyecek oyuncuların başında gelecektir.
Solda Arda sağda Kazım derken GALATASARAY'ın at sat bitmeyen kadrosu daha çok transfere ihtiyacım var diye alarm vermeye devam ediyor diyerek bitirelim. Gönül ister ki bir Volkan Şen, bir Sercan transferi olsaydı, takımdaki sorunlardan biri de Sabri'nin alternatifinin olmayışı, Eboue lafları dolaşıyor, inşallah olur. Daha yürünmesi gereken çok yol var kadronun yapılanması açısından, sadece biraz daha zaman bekleyelim ve görelim.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Maçtan Sonra Disko Otelde Kumar Var

Şimdi öncelikle şunu belirteyim. Ayıptır söylemesi çok afedersiniz Türk futbolunun a.. k... Biz buralarda 2-3 yıldır bas bas bağırırken; şike, karapara, devlet desteği ve yeri geldiğinde devlet manipülasyonu, bahis, futbolda şiddet özellikle de terör diyorken, herkes 'Nolcak anam mis gibi futbol 400 milyon dolar Tv geliri ' diye sallıyordu. Onların hepsine birer gazoz kapağı hediye edeyim ben.

Neyse gelelim günümüz soruşturmasına. Açık, net görmemek ayıp olur. İçeri alınan tek adam kim? O kadar Ergenekoncu içeri alındı kimin eşkal tespit fotoğrafları basına sızdırıldı, bu kadar karalandı,tüü kaka edildi. AZİZ YILDIRIM. Artık bilmeyen kaldı mı bilmiyorum ama kim bu adam? NATO müteaahhiti. Napar bu adam? Yalçın Küçük'ün dediği gibi maç sırasında Genelkurmay Başkanı ile sohbet eder, her hafta üst düzey paşaları ziyarettedir. Onun yanı sıra TSK ihalelerine direkt ve endirekt (arka planda) katılarak asker botundan, denizaltıya kadar ordu ihtiyaçlarını karşılar. Eee sana ne ne alaka şikeyle? Ne bileyim son haftalarda Aziz Başkan' Cumhuriyet'in yıkılmayan tek kalesi FB' açıklaması yaptı. Aklımızda kalsın unutmayalım. Birileri yada birisi açık açık Aziz Başkanın ayağını kaydırmaya kafaya koymuş. Sonuç ortada. BJK,TS,GS yada diğerleri ( İlhan Cavcav'ın yalakalık ve korku dolu açıklamasından sonra bir kez daha diğerleri olmadıklarını gösterdiler ve şebeke olduklarını kanıtladılarsa da) hiç mi futbolcu satın alınmıyor, bu ülkede hiç mi 'HATIR ŞİKESİ' yok ya da bu adamlar bildiğin sütten çıkmış ak kaşık mı? HAYIR. Bugün içeride Serdar Adalı yada Adnan Polat'da olabilirdi( keşke).


Sabahdan beri Aziz Başkan yalakalığı yaptığım yeter. Komplo teorim buraya kadar. Gelelim gerçeklere. Koskoca NATO müteahhitisin 30 milyon FB taraftarı 'Stadını kendi yapan tek takım' diye övünüyor. 30 milyon taraftar, Türkiye şartlarında sınırsız maddi manevi imkanlar, 5 kulvarda alınan 5 şampiyonluk. ARKADAŞ İNSAN UTANIR BİRAZ,SENİN NE İŞİN OLUR SEDAT PEKER'İN MANEVİ OĞLUYLA? Senin ne işin var Emenike'yi satın almakla. Koskoca FB diyorsun 'Cumhuriyet'in Tek Kalesi 'diyorsun coşuyor da coşuyorsun ama Selçuk Şahin'in 35 mt. den yavaşça vurduğu topu Korcan içine alsın diye debeleniyorsun. Sonra da sallıyorsun Şampiyonlar Ligi kupasını alcaz diye. BABAYI ALDIN BABAYI haberin yok.

Yukarıda da değindiğim gibi bu soruşturma 2 şeyi ortaya çıkarıyor.

1- Milyonlarca taraftara sahip 3 büyükler ve yavaş yavaş gelişip onların tahtına göz diken Anadolu takımlarını yönetenler basiretsiz, futboldan anlamayan, ilk anda ve ilk elden şikeye, haksızlığa, futbolun amatör ruhuna karşı hareket edecek kişilerdi.Di diyorum çünkü tek bir isteğim var bu adamların ( nasıl olacak bilmiyorum) Türk futbolundan ellerini çekmeleri. Ha onlar çekince ne olur ? Sistem zenginlerin üstüne ve isteklerine göre kurulduğundan çok bir şey değişmeyecek ama belki bu kadar açık, gözümüze sokularak bir şeyler dönmez.

2- Türk futbolunu yöneten , başkanından en kıdemsizine, adamların kişilik sınırlamalarının yanında ne futboldan ne spordan ne takım yöneticiliğinden hiç bir şey anlamadığı gerçeği. Yukarıda az çok değindim. Sen Şampiyonlar Ligi rüyası gösterip ligde 10. luğa oynuyorsan, sezon ortasında havlu atıp şikeyle şunla bunla Türkiye Kupasına uzanıyorsan, o oynarsa bize gol atar diye futbolcu satın alıyorsan arkadaş yine çok afedersin ama Bİ S.. G.. Hatta hep beraber gidin. Sizin yaptığınız rüyada Bree Olsen görüp uyanınca yatakta Kibariye'nin annesini bulmaktır. Ve biz FUTBOLSEVERLER artık Kibariye'nin annesinden çok ama çok sıkıldık. Eğer birşeyi düzgün yapamıyorsanız, YAPAMIYORSAK bırakalım yapanları izleyelim.

2 şey var demiştim. Son olarak aklıma geldi fazla da uzatmıcam sabha kadar konuşur tartışırım ama en son unutulmaması gereken şey;

YAPTIĞINIZ ŞEY, MİLYAR DOLARLARIN DÖNDÜĞÜ ŞEY BİR SAVAŞ DEĞİL yada KAZANILMASI GEREKEN BİR ŞEY HİÇ DEĞİL. SADECE SPOR, SADECE FUTBOL.
22 adamın bir topun peşinde koştuğu bir spor. Ve bu sporda önemli olan KOŞMAK, TER AKITMAK, KENDİ BECERİSİYLE GOL ATABİLMEK, SEVİNMEK,, ÜZÜLMEK ama bu duyguların hepsini o sahada o anda bırakmak, rahatlamak. SPOR eskiden bir yarışmaydı, savaşmak yerine sporla karşılaşırdı insanlar. ŞİMDİ İSE BİR EĞLENCE. Bunu asla ama asla unutmayın. Siz en yakın arkadaşınızla, babanızla, annenizle 2 farklı takım için kavga ederken işte bugün içeride olan kişiliksiz adamların yıllardır MİLYON DOLARLARI cebine doldurduğu bir sektör. Tek bir nasihatim var sizlere; futbol izleyin, izleyin ama evden değil, maça giderek, sizin asla yapamayacağınız performansları yapanları izleyin. 90 dk. da 14-15 km . koşan adamları izleyin ama en yakınından, sahadan. Emin olun evden izleyeceğiniz 10-15 maçtan daha fazla zevk alacaksınız sadece bir maçı stattan izlerseniz. O zaman anlayacaksınız bunun sadece bir spor olduğuna. Ve son olarak ; kazananı alkışlamayı hatırlayın onun yaptığı gibi...



8 Temmuz 2011 Cuma

Kris Boyd Ve Eskişehirspor


Öncelikle şunu söylemem gerek bu sene şu ana kadar yapılan en iyi 3 transferden biridir Boyd transferi. Bilmeyenler için 27 yaşındaki forvetin kariyerinden küçük bir bilgi verelim. Bu adam gelmiş geçmiş en golcü adamdır İskoçya Premier Liginde ve 2006-2010 arası 4 sezon gol krallığı tacını takıp 164 gol atmıştır. İskoçya liginin savunma gücünü falan sorgulamak isteyenlere de şunu hatırlatalım, oynadığınız takım Rangers olunca rakiplerin sertliği kasaplığı had safhada olur İskoçya'da. Bursa'nın Kevin Miller transferinin isabeti de bu anlaşmanın ne kadar karlı olabileceğini işaret etmekte zaten.

Diğer yandan ESKİŞEHİRSPOR teknik direktörlüğünü bir türlü kabullenemediğim Bülent Uygun denen menajer-kolpa-seksekci adamın ve Ümit Karan gibi yağcı-balcının takımdan uzaklaştırılması beni ne kadar memnun etti anlatamam, keşke hiç uğraşmadan Mehmet Yıldız'ı da kadroda tutmasalar da bizde rahatlasak. Gerçi Uygun gittikten sonra zor şans bulur kadroda Batuhan ve Boyd varken.

Son olarak ES-ES'in taraftarının yeni takım ve kadronun arkasında durması sonucu bu sene daha yüksek yerlerde ve daha başarılı sonuçlarla karşımıza çıkmasını olanaklı görüyorum. Antep, Kayseri, Bursa, Eskişehir ve A.Gücü'nün zorlayacağı İstanbul takımlarına şike operasyonlarından sonra ligde hükümdarlık etme şansı biraz zor.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Son Topa Kadar


Bu başlığı kullanmış Galatasaray'ın resmi sitesi ama hata yapmış. Çünkü bugün benim izlediğim adamlar son topa kadar değil, son topta dahil akıttılar terlerini ve o son topta aldılar maçı. Shipp'in şutunun girmesini falan bir yana bırakıyorum bu takım maç sabah bitecek olsa sabaha kadar savaşırdı. Hem karşısındaki Avrupa şampiyonluğuna oynayabilecek kadrosuyla Fenerbahçe'yle savaşırdı hem 15.000 FB taraftarıyla savaşırdı. Savaştılar da. Maçın ilk hava atışıyla başlayıp o son topta dahil o baskılı atmosfere karşı elleri bir saniye olsun titremeden bir an geri adım atmadan savaştılar. Önceki 4 maçı canlı izleyememiştim; belki o yüzden belki de aklımın daha geçen sene küme düşmemeye oynayan takımda kalmasından bana öyle ayrı bir tat verdi ki MAHMUTİ'nin YENİLMEZ ARMADASI. Büyük ihtimal kupayı kaptıracak olsak da sırf bugünkü 40 dakika için Abdi İpekçi'nin tıklım tıklım dolması ve taraftarın bu takımı 40 dakika boyunca ve kaybetseler dahi maç bitiminde ayakta alkışlaması dileğiyle.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Dallas Mavericks The Champions

Beklenen daha doğrusu benim beklediğim ( http://djanultras.blogspot.com/2011/05/bir-tarafta-son-yllarda-kurulmus-en.html adresinden bulabilirsiniz ) gibi geldi şampiyonluk. KİDD başkan ve BİG D üstlerine J.Terry namı diğer JET sosuyla alıp götürdüler kupayı. Başta hasta hasta oynayan üstüne Wade ve Lebron tarafından saygısızca dalga geçilen DİRK'e hem bu şampiyonluk hem de MVP ödülü sonuna kadar helal olsun. Her turda olduğu gibi finallerde de efsanevi oynadı, bugüne kadar kaldıramadığı tüm kupalar adına belki de hayatının ilk ve son kupasını kaldırdı. Sonra KİDD, o da Lakers' a toslamıştı 2000'lerin başında ve yüzük takamadan bıraksaydı kesinlikle içimde burukluk duyardım. Sağolsun gönüllere su serpti. Şampiyonluğun en çok yakıştığı liderlerden birisi oldu. Ve son olarak JET; sen nasıl bir adamsın, sen nasıl bir ALTINCI ADAM'sın kardeşim. 20 küsür sayı ortalaması ile bitirdi finalleri. 6. maçta 6. adamlığın ne olduğunu gösterdi ders verir gibi. Mark Cuban ve koç Carlisle'da bu takımın kurulmasında ve bu noktaya taşınmasında büyük pay sahibiler de NOWİTZKİ BÜYÜK OYUNCU HOCAM...

Ve sana da son bir laf LOSER. Seni bu lige geldiğinden beri hiç sevmedim sevemedim. İlk all-star maçında kimseye pas atmayıp en iyilerin de iyisi benim havan olsun, Hido'nun üstünden soktuğun son saniye üçlüğü olsun, Cleveland'ı satışın olsun hep bir antipati taşıdım sana. Finallerden önce yazdığım gibi yorgun geldin, sıçtın mavisini gördün. Ve tüm dünyaya o öksürük laubaliliğinle nasıl bir hıyar olduğunu tekrar gösterdin. LOSER'sın LOSER kal...

12 Haziran 2011 Pazar

Ne Değişti?


2002 genel seçimleri



2004 yerel seçimleri



2007 genel seçimleri



2009 yerel seçimleri


2010 referandum


ve 2011 genel seçimleri...

11 Haziran 2011 Cumartesi

Her Seçiş Bir Vazgeçiş


Neden, nelerden vazgeçeceksiniz yarın? Neler elinizden alınırken siz sorgulama gereksinimi bile duymayacaksınız? İzmir'liler (daha çok kızları) 'Yaşasın İzmir Cumhuriyeti 'yazacak bazılarınız keşke İzmir'li olsam diyeceksiniz. Yüzde 50'ye yakınınız ( hadi diyelim burada blogu takip edenler, benim arkadaşlarımdır falan ortalama 25'e düşsün) başbakan balkonda konuşma yaparken göğüsleri kabaracak. Demi? Yine bazılarınız barajı çok şükür bu seferde geçtik diye sevinecek mesela. Az da olsa birileri de meclise 2-3 adam koyduk diye sokaklarda bağımsızlık kutlamaları yapacak.

KOMİKSİNİZ...

Oyuna ortak edildiğinizi düşüneceksiniz,75 yaşındaki anneanem gibi. Bu bana verilen bir hak diyerek belki egonuzu belki de benim anlamadığım bir şeyinizi tatmin edeceksiniz. O sandığa giderken neleri kabullendiğinizi, neleri teslim ettiğnizi hiç mi hiç düşünmeden hem de.

Koca bir yoksulluğa oy atacaksınız ilk olarak. Yetinmeye oy atacaksınız, sizin kadar çalışmadan ( ABD,AB) insanların daha fazla refah içinde yaşamasına bu dünyanın düzeninin devam etmesine oy atacaksınız. Hem de büyük bir orgazmla eve dönerek, o kutsal görevi yerine getirmiş olarak.

Yok, yok siz oy atın. Ben atmayın demiyorum sadece az biraz hatırlayın nasıl bir dünyada yaşadığınızı. Mesela bir emeklinin gaz bombası atılması sonucu öldürüldüğünü hatırlayın yada bu ülkeyi yönetmeye aday olan iki partinin on yıllar sonra güneydoğuya girebildiğini bilin. Şunu da kafanızın bir yerine yazın; sizin attığınız oy hiç bir şey. Siz o tatmini yaşarken milyonlarca oy pusulasına toplu işaretlemeler yapıldığını, Sivas'tan ötede demokrasinin 'd' sinin başlangıç aşamasında olduğunu da bilin ki atarken bari o orgazmı yaşamayın. Bir hata yaptık önümüze bakalım falan diyin.

Eee, ne öneriyorsun bol keseden atıyorsun da diyenlere de tek bir şey öneriyorum. Ben oy kullanmayacağım. O uykuya dalıp nice rüyalar görmemek için, 5 Kasım'ı hatırlamak için (Remember, remember the fifth of november) kullanmayacağım oyumu. Sonuç ne olacak ? Benim adıma hüsran tabi ki :))) Ama hayallerim hep devam edecek. Her seçim arefesinde, bu seçime seçmenlerin yüzde 60'ı 70'i oy atmaya gitmese acaba ne olur diyerek bir umutla bekleyerek gireceğim. İşte belki o ütopya gerçekleşirse birşeylerin değişeceğine olan inancımla yaşayacağım. Çünkü biliyorum ki eğer o kadar insan hiç bir siyasi, dünya, kültür vb. görüşü olmasa dahi sırf protesto için, sırf bir uyarı için o sandığa gitmeyecek kadar AKILLANDIYSA zaten çözüm bütün bir dünyanın üzerine güneşten daha sıcak, güneşten daha yakıcı bir şekilde doğmuş demektir.
WHATEVER YOU DO, DON'T FALL ASLEEP!!!

3 Haziran 2011 Cuma

Türkiye-Belçika Maç Sonu Yazısı


Maça çok ama çok eksik ve yanlış bir kadroyla çıktığımız ortadayken maçı 1-1 bitirmek cidden başarıdır, öncelikle onu söyleyelim.
Avrupa'da maç izleyen normal bir futbol seyircisine Türkiye derseniz size Nuri, Hamit, Arda, G. Gönül der ha adam İspanyolsa Topal'ı İngilizse Tuncay'ı ekler. Sahada bu adamlardan sadece Arda vardı, Topal son 15 de oyuna girdi. Halimizi siz düşünün. İlk 11'i kritik edersek benim kanımca S.Şahin'in yerine Topal, Kazım'ın, ya topçu falan değil bu adam GS forması giymesinden de acayip rahatsızım, yerine de Semih yada Umut'la oyuna başlamalıydık diye düşünüyorum. Hiddink Hazard'ın başına S. Şahin'i verdiği için orta sahada böyle bir tercih anlaşılabilirken, maç başında hızlı, dinamik Kazım tercihi de bir o kadar onay alabiliyordu benden.
Maça gelirsek gol yiyerek başlamak sonra pas yapıp skoru eşitlemek ve üstünlüğü ele geçirmek alıştığımız bir olaydı. Fakat 2. yarı 11 kişi kapanıp, futbol oynamayı unutup, gol yememek için çabalamak pek de bizim tarzımız değildi. O yüzden de ne zaman böyle bir taktiğe dönsek sahadan boynu bükük ayrılan taraf oluyorduk. Oysaki bugün bütün maçı kaybetme isteğimize kaçan penaltı ve pozisyonlar set çekti. Bu kadar defansif oynayarak gol yemeden bitirdiğimiz benim hatırladığım tek maçtır hayatımda.
Oyuncu tercihlerine az çok değindim ama bir İlkay Gündoğan, Mevlüt Erdinç, Ömer Toprak, Sercan Yıldırım, Volkan Şen, son 15 de şans bulan Mehmet Ekici , milli formayla hiç kötü futbolunu hatırlamadığımız Tuncay, ki en golcü milli oyunculardandır, bu formayı en az Kazım kadar hakkederlerken o şansı bulamamaları beni maç sonunda en çok sinirlendiren konu.
BU KADAR REZALET FUTBOLU HATIRLAMAK İSTEMİYORUM . İnşallah Hiddink Chelsea'yle falan anlaşır da takımın başına bu takımın ne olduğunu bilen bizi oynadığımız futboldan utandırmayacak bir Türk teknik direktör gelir. Bu dakikadan sonra tek isteğim bu olur.

2 Haziran 2011 Perşembe

Güle Güle Sevgi Kelebeği




Yaş 39 olmuş. Vakit gelmiş. Son bir yüzük daha takar mıyım sorusuyla gidilen Boston'da havlu erken atılmış, dağılma sürecine girilmiş.Dün twitterdan yağtı açıklamayı. 18 yıllık NBA kariyerini bitirdi dev adam. Benim çocukluk, gençlik yıllarımın en dominant basketbolcusuydu. 2000'li yıllarda durdurmanın imkansız olduğu, NBA yönetiminin birileri onu durdursun diyerek oyun kurallarını değiştirdiği büyük (!) bir oyuncuydu.
http://www.nba.com/playerfile/shaquille_oneal/career_stats.html sayfasından kariyerine ulaşabilirsiniz ama elde ettiği başarılar bile insana kafayı yedirir. Almadığı kişisel ve takım başarısı yok gibi.
Shaq diyince aklıma 2 soru geldi hemen. 1.si mahallede basket oynarken herkes birini kendine idol seçer onun gibi davranır basket attığında falan o yıldızın adını söyler ya, ben kimsenin kendine SHAQ dediğini hatırlamıyorum :))) Herhalde kimse fiziksel açıdan kendini onunla aynı yere koyamıyordu. 2. si de Shaq' a yıllarca yapılan sert faullere hakemlerin göz yumuşu, tam tersine o birisine dokunduğu anda karşı tarafın 2-3 mt. öteye uçmasıyla çalınan garip düdükler. Kısacası oynadığı rakiplerle olan siklet farkı.
Artık bitti dedi ve herhalde show dünyasından teklifleri bekliyordur bu NBA 'in en eğlenceli devi.

31 Mayıs 2011 Salı

Finaller Başlasın Artık


Bir tarafta son yıllarda kurulmuş en sağlam kadrolardan birine sahip Miami, diğer yanda buraya kadar alnının akıyla gelmiş Dallas. Hangi tarafı tutacağımı tam olarak kestirememekle beraber JASON babanya olan hayranlığımın WADE'den biraz daha fazla olduğunu hatırlayarak maç saati Mavericks'li olmam büyük ihtimal. Dirk-Lebron kapışması, Chandler-Bosh pota altı savaşı, ve Dallas'ın yedek triosundan alacağı katkı hem bizleri ekrana kilitleyecek hem de şampiyonluğun anahtarı olacak etkenler.

Bu arada istatistiklere şöyle bir göz attım da Lebron finale gelene kadar bayaa yorulmuş 44 dk. ort sahada kalmış, gerçi biyonik bir silahtır kendisi ama yorgunluk olabileceğini düşünüyorum. Ayrıca Dallas'ta ortalama 39 dk. yı gören olmazken Miami'nin 3 silahşörüde 39 dk ve üstünde süre almışlar. Yani yorgunluk etkeni sadece Lebron'u değil takım halinde Miami'yi vurabilir hele hele finallerde hata şansı olmayan Spoeltera'nın bu 3'lüyü dinlendiririken 2 kez düşüneceği de öngörülürse Miami'nin işi zor olacaktır. Avantajları ise Lebron'un yüzük için çok istekli olması ve Wade'in şampiyonluk tecrübesi. Dallas'ın avantajları ise takımın rotasyonu çok iyi becermesi ve Dirk 'in tarih sayfalarına geçecek performansları ki bence performansı bu seride de devam edecektir.

Neyse fazla uzatmadan tahminimi de söyleyim;

Maçın başlamasına 16 saat var daha ve KİDD başkan beni benden aldı bile :)))

DALLAS: 4 - MİAMİ: 2

29 Mayıs 2011 Pazar

Adam XAVİ Beyler


Messi falan iyi güzel de ne biliyim bu adam bi başka hacı yaaa. Cruyff Mruyff derdi büyükler de anlamazdık garip gelirdi. Messi'yi de anlatırım ama çoluk çocuk olursa birgün ben bu adamı anlatıcam veletlere. Büyük adam vesselam... Az önceki kupa yazılmamış ama adamın kariyere bir bakın hele...






26 Mayıs 2011 Perşembe

Rüzgar

Dün akşam saatlerinde bir transfer rüzgarı esti geçti. Galatasaray belki de bir yıldır beklediğim transferi bonservis ücreti ödemeden gerçekleştirdi ve Trabzonspor'dan Selçuk İNAN'ı kadrosuna kattı. Orta sahanın onun yeteneklerinde genç bir isme olan açlığını da bir yana koyarsak 10 üzerinden 9 puanlık bir transfere imza attık. Gelecek sezon Avrupa kupalarında olmayan Galatasaray için diğer iki İstanbul büyüğü ayrıca da Avrupa'dan bu kadar istenen Selçuk'a sahip olmak sezon içinde büyük artı olacak. Arda'nın iyi arkadaşı olması, genç yaşına rağmen bu seneki stresli şampiyonluk maratonunda hiç geri adım atmaması gibi avantajları da bu transferin artıları.
Fenerbahçe'nin EMENİKE transferi ise bazı artıları ve eksileri barındırıyor. Öncelikle Avrupa kupalarında savunma ağırlıklı oynayacak FB için, kontra atak futbolunu Emenike gibi adı sanı duyulmadığı için pek de önemsenmeyecek ama o şans ayaklarına gelince affetmeyecek bir isim üzerine kadroyu yapılandırmaları akıllıca. Diğer yandan ise bu futbolcunun dev arenalarda nasıl boy göstereceği ve ödenen 9 milyon €'luk bonservis bedelinin hakkını verip veremeyeceği ise kafalardaki soru işaretleri. İnşallah Avrupa arenasında beklenen performansı gösterebilir. Yoksa TSL'de kapanan savunmalara karşı kale önünde pek de becerikli olabileceğini sanmıyorum.
Gelelim BJK'nin savunmaya takviyesine. TS'den ayrılan bir diğer isimde kaptan EGEMEN Korkmaz oldu. Ersan Gülüm transferinin sıkıntıya girmesi nedeniyle yapıldığını düşündüğüm bir hamle olarak görüyorum. Ersan'a verilecek 3-4 milyon €luk bonservis bedelinin yerine bosman kuralı ile alınan Egemen Korkmaz bu bölgedeki açığı kapayacaktır. Kaldı ki BJK yönetimi geçen sezon olduğu gibi bu sezon da bomba 1-2 isimi kadroya katacaktır ve bu transferlerden en az biri Egemen'in yanına olacaktır.
Son olarak imza halen olmasa da gerçekleştiği söylenen UMUT Bulut'un Touluose'a transferi var. Trabzon'daki yaprak dökümünün son halkasıydı bu transfer. Ankaragücü'nden beri arzusu, fiziği ve kişiliğiyle sevdiğim bir kişi olduğundan onun bu transfer sonrası ülkemizi en başarılı şekilde temsil etmesini diliyorum . İnşallah gurbette Tugay Kerimoğlu'nun gördüğü gibi saygı görür, kalıcı olur. Şimdiden tebrikler ve başarılar UMUT.

25 Mayıs 2011 Çarşamba

GS'deki Yeni Oluşum ve Öngörülerim

Son iki Galatasaray yazımdan da anlaşılacağı üzere Florya'da 3. bir Fatih Terim dönemine karşı olduğum ve bu yeniden yapılanma sürecinde istemeden de olsa gelişebilecek hataların, kar topunun yuvarlana yuvarlana çığ oluşturup büyük bir yıkıma neden olacağı ve bu yıkımın da GS'yı geri dönülmez bir yola sokacağını ima etmiştim. Fakat bugün biraz pozitif olma yapılan çalışmaları anlamaya çalışalım dedim ve genel bir bakış hazırladım.



Öncelikle yeni başkan Ünal Aysal'ın açıkça 'Futboldan anlamam; Florya'yı profesyoneller yönetecek' demecinin üzerine Fatih Terim seçimi kendi içinde tutarlı görülüyor. Ne de olsa Florya'da ipleri elinde tutabilecek belki de tek isim Terim. Ben kişisel olarak geri dönüşüne karşıyım ama başkanın saçmalamadığı da ortada.

Gelelim Terim'in seçimlerine ; dün Hakan Ünsal ismi geçince anlık sinirden bir şeyler yazdık ama büyüklerimizden duyduğum ve sabah gazetede kendi köşesinde okuduğum kadarıyla Küçük teknik kadronun dışında kalacak. Fatih hoca Ümit Millilerde de beraber olduğu Davala, geçen seneden beri Florya'nın havasını soluyan Tugay, kaleci antrenörlüğü için Tafo, fizyoterapist ise ABD'li Phirri ile anlaşmış ve kadronun temellerini atmış. Bir kaç ekleme ve görevlerin şekillenmesiyle pek eksiği görünmüyor. Erkasap ve Özaltındere'nin durumu da bu süre içinde belli olacaktır diye düşünüyorum.

Terim'in teknik kadro seçimi için bu adaylar ve isimler ortada dolaşırken futbolcu transferleri de Avrupa'da sezonun bitmesiyle netleşmeye başlayacak bir kaç güne. Bolton'dan forvet Elmander geldi bile. Bu dakikadan sonra önemli olan kimin gideceği değilde kimlerin kalacağı olmalı ayrıca. Neill, Kewell,Cana, Barış, Sarp gidici görünüyor. ARDA ve BAROS ise muaama. Herhalde Terim onların tercihlerini yapmasını bekleyecek. Mesut için 'benimle kimse maç oynama pazarlığı yapamaz' diyen bir adamın bu isimlere kalma baskısı yapmayacağı da ortada. Bu transferlerden gelecek bonservis ücretleri de GS'ın dış transferdeki rotasını çizecektir. Bana kalırsa aslında fazla da transfere gerek yok. Servet, Sabri, Balta'nın yanına bir stoper ve tabi ki önce sağlam bir kaleci, ki artık bu pozisyon için yönümüzü G. Amerika'ya çevirmeliyiz, şart. Orta alanda ise demin de söylediğim gibi Arda transferi belirleyici olacaktır. Ama sağda Kazım, ortada Culio yerini koruyacak isimler. Savunmaya yönelik orta saha arama çalışmaları Kallström ve Selçuk üzerinde yoğunlaşsa da sürpriz beklediğimi söylemeliyim. Hatta bu noktaya birden fazla yıldız alınacağını da düşünüyorum. Forvet de ise elde ki genç Stancu, İsveçli Elmander halihazırda elimizde Baros'un takımda kalabilme ihtimaline göre de buraya bir yerli forvet artı bir yabancı düşünülebilir ama yine Baros'un kararı belirleyici olacaktır.

Son olarak bunların hepsi öngörü tabi ki ve kanımca - tabi bazı duyumlarımla beraber- Galatasaray gelecek sezonun değil 3-4 yılın takımını kurmaya çalışıyor ve Galatasaray altyapısından gelecek şampiyon çocuklar bu kadroda önemli görevler önemli süreler alacak bunu da Ağustos ayıyla beraber göremeye başlayacağız, inşallah her şey benim beklediğim gibi kötü değilde; başkanın, Terim'in ve sokaktaki taraftarın dilediği gibi olur. 2000 ruhu denilen her neyse gelir ve takımı sahada FUTBOL oynarken göğsümüz kabararak izleriz.

Yapılanma

Pişmanlık köpeğin taşı ısırmasına benzer, aptallık yani."

Kaleci antrenörlüğüne Taffarel'i getirecek kadar akıllı bir adamın yardımcısını Hakan Ünsan olarak seçmesi??? aptallık yani ...

19 Mayıs 2011 Perşembe

Saygı Duyarım # 34

Yeni Başkan Kafa Eski

Hadise bile denenmişi denemezken bizim 100 milyon € bütçeli takımlarımızın başına geçenler tarihten, yaşanılandan ders çıkarmayıp eskiden, denenmişten yana rey kullanıyorlar. Aklım almıyor ama GS, BJK, FB için dönen isimler hep aynı. Luce geldi, 17. Terim dönemi, Daum şampiyonluğa gelecek; yeter dostlar bu başlıklardan.




Pek bir farkımız olmayan Portekiz 32 yaşında UEFA kupası kaldıran teknik direktör çıkarırken biz niye eskiye bu kadar sadığız?
Birisi Osmanlı mirasıydı biz yapacağız diye İstanbul'u ikiye bölmeye çalışır, diğeri baba mesleği der hayatını değiştirmez dümdüz yolunda gider. Herkeste bir hayal yokluğu, hayal etme duygusu ve yetisi yetersizliği. Tüm kafalarda sınırları koruma çabası. Neyse doluyum bu konularda askerden yeni geldim 'yapacak bir şey yok ' diyen insanlarla çok zaman geçirdim, o yüzdendir belki de sinirim.
Kısacası yapacak çok şey varda biz at gözlükleriyle sağa sola bakıp farklı bir yol farklı bir yön farklı bir sonuç aramıyoruz. Terim geliyor, Luce gidiyor, Daum istifa ...