15 Haziran 2011 Çarşamba

Son Topa Kadar


Bu başlığı kullanmış Galatasaray'ın resmi sitesi ama hata yapmış. Çünkü bugün benim izlediğim adamlar son topa kadar değil, son topta dahil akıttılar terlerini ve o son topta aldılar maçı. Shipp'in şutunun girmesini falan bir yana bırakıyorum bu takım maç sabah bitecek olsa sabaha kadar savaşırdı. Hem karşısındaki Avrupa şampiyonluğuna oynayabilecek kadrosuyla Fenerbahçe'yle savaşırdı hem 15.000 FB taraftarıyla savaşırdı. Savaştılar da. Maçın ilk hava atışıyla başlayıp o son topta dahil o baskılı atmosfere karşı elleri bir saniye olsun titremeden bir an geri adım atmadan savaştılar. Önceki 4 maçı canlı izleyememiştim; belki o yüzden belki de aklımın daha geçen sene küme düşmemeye oynayan takımda kalmasından bana öyle ayrı bir tat verdi ki MAHMUTİ'nin YENİLMEZ ARMADASI. Büyük ihtimal kupayı kaptıracak olsak da sırf bugünkü 40 dakika için Abdi İpekçi'nin tıklım tıklım dolması ve taraftarın bu takımı 40 dakika boyunca ve kaybetseler dahi maç bitiminde ayakta alkışlaması dileğiyle.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Dallas Mavericks The Champions

Beklenen daha doğrusu benim beklediğim ( http://djanultras.blogspot.com/2011/05/bir-tarafta-son-yllarda-kurulmus-en.html adresinden bulabilirsiniz ) gibi geldi şampiyonluk. KİDD başkan ve BİG D üstlerine J.Terry namı diğer JET sosuyla alıp götürdüler kupayı. Başta hasta hasta oynayan üstüne Wade ve Lebron tarafından saygısızca dalga geçilen DİRK'e hem bu şampiyonluk hem de MVP ödülü sonuna kadar helal olsun. Her turda olduğu gibi finallerde de efsanevi oynadı, bugüne kadar kaldıramadığı tüm kupalar adına belki de hayatının ilk ve son kupasını kaldırdı. Sonra KİDD, o da Lakers' a toslamıştı 2000'lerin başında ve yüzük takamadan bıraksaydı kesinlikle içimde burukluk duyardım. Sağolsun gönüllere su serpti. Şampiyonluğun en çok yakıştığı liderlerden birisi oldu. Ve son olarak JET; sen nasıl bir adamsın, sen nasıl bir ALTINCI ADAM'sın kardeşim. 20 küsür sayı ortalaması ile bitirdi finalleri. 6. maçta 6. adamlığın ne olduğunu gösterdi ders verir gibi. Mark Cuban ve koç Carlisle'da bu takımın kurulmasında ve bu noktaya taşınmasında büyük pay sahibiler de NOWİTZKİ BÜYÜK OYUNCU HOCAM...

Ve sana da son bir laf LOSER. Seni bu lige geldiğinden beri hiç sevmedim sevemedim. İlk all-star maçında kimseye pas atmayıp en iyilerin de iyisi benim havan olsun, Hido'nun üstünden soktuğun son saniye üçlüğü olsun, Cleveland'ı satışın olsun hep bir antipati taşıdım sana. Finallerden önce yazdığım gibi yorgun geldin, sıçtın mavisini gördün. Ve tüm dünyaya o öksürük laubaliliğinle nasıl bir hıyar olduğunu tekrar gösterdin. LOSER'sın LOSER kal...

12 Haziran 2011 Pazar

Ne Değişti?


2002 genel seçimleri



2004 yerel seçimleri



2007 genel seçimleri



2009 yerel seçimleri


2010 referandum


ve 2011 genel seçimleri...

11 Haziran 2011 Cumartesi

Her Seçiş Bir Vazgeçiş


Neden, nelerden vazgeçeceksiniz yarın? Neler elinizden alınırken siz sorgulama gereksinimi bile duymayacaksınız? İzmir'liler (daha çok kızları) 'Yaşasın İzmir Cumhuriyeti 'yazacak bazılarınız keşke İzmir'li olsam diyeceksiniz. Yüzde 50'ye yakınınız ( hadi diyelim burada blogu takip edenler, benim arkadaşlarımdır falan ortalama 25'e düşsün) başbakan balkonda konuşma yaparken göğüsleri kabaracak. Demi? Yine bazılarınız barajı çok şükür bu seferde geçtik diye sevinecek mesela. Az da olsa birileri de meclise 2-3 adam koyduk diye sokaklarda bağımsızlık kutlamaları yapacak.

KOMİKSİNİZ...

Oyuna ortak edildiğinizi düşüneceksiniz,75 yaşındaki anneanem gibi. Bu bana verilen bir hak diyerek belki egonuzu belki de benim anlamadığım bir şeyinizi tatmin edeceksiniz. O sandığa giderken neleri kabullendiğinizi, neleri teslim ettiğnizi hiç mi hiç düşünmeden hem de.

Koca bir yoksulluğa oy atacaksınız ilk olarak. Yetinmeye oy atacaksınız, sizin kadar çalışmadan ( ABD,AB) insanların daha fazla refah içinde yaşamasına bu dünyanın düzeninin devam etmesine oy atacaksınız. Hem de büyük bir orgazmla eve dönerek, o kutsal görevi yerine getirmiş olarak.

Yok, yok siz oy atın. Ben atmayın demiyorum sadece az biraz hatırlayın nasıl bir dünyada yaşadığınızı. Mesela bir emeklinin gaz bombası atılması sonucu öldürüldüğünü hatırlayın yada bu ülkeyi yönetmeye aday olan iki partinin on yıllar sonra güneydoğuya girebildiğini bilin. Şunu da kafanızın bir yerine yazın; sizin attığınız oy hiç bir şey. Siz o tatmini yaşarken milyonlarca oy pusulasına toplu işaretlemeler yapıldığını, Sivas'tan ötede demokrasinin 'd' sinin başlangıç aşamasında olduğunu da bilin ki atarken bari o orgazmı yaşamayın. Bir hata yaptık önümüze bakalım falan diyin.

Eee, ne öneriyorsun bol keseden atıyorsun da diyenlere de tek bir şey öneriyorum. Ben oy kullanmayacağım. O uykuya dalıp nice rüyalar görmemek için, 5 Kasım'ı hatırlamak için (Remember, remember the fifth of november) kullanmayacağım oyumu. Sonuç ne olacak ? Benim adıma hüsran tabi ki :))) Ama hayallerim hep devam edecek. Her seçim arefesinde, bu seçime seçmenlerin yüzde 60'ı 70'i oy atmaya gitmese acaba ne olur diyerek bir umutla bekleyerek gireceğim. İşte belki o ütopya gerçekleşirse birşeylerin değişeceğine olan inancımla yaşayacağım. Çünkü biliyorum ki eğer o kadar insan hiç bir siyasi, dünya, kültür vb. görüşü olmasa dahi sırf protesto için, sırf bir uyarı için o sandığa gitmeyecek kadar AKILLANDIYSA zaten çözüm bütün bir dünyanın üzerine güneşten daha sıcak, güneşten daha yakıcı bir şekilde doğmuş demektir.
WHATEVER YOU DO, DON'T FALL ASLEEP!!!

3 Haziran 2011 Cuma

Türkiye-Belçika Maç Sonu Yazısı


Maça çok ama çok eksik ve yanlış bir kadroyla çıktığımız ortadayken maçı 1-1 bitirmek cidden başarıdır, öncelikle onu söyleyelim.
Avrupa'da maç izleyen normal bir futbol seyircisine Türkiye derseniz size Nuri, Hamit, Arda, G. Gönül der ha adam İspanyolsa Topal'ı İngilizse Tuncay'ı ekler. Sahada bu adamlardan sadece Arda vardı, Topal son 15 de oyuna girdi. Halimizi siz düşünün. İlk 11'i kritik edersek benim kanımca S.Şahin'in yerine Topal, Kazım'ın, ya topçu falan değil bu adam GS forması giymesinden de acayip rahatsızım, yerine de Semih yada Umut'la oyuna başlamalıydık diye düşünüyorum. Hiddink Hazard'ın başına S. Şahin'i verdiği için orta sahada böyle bir tercih anlaşılabilirken, maç başında hızlı, dinamik Kazım tercihi de bir o kadar onay alabiliyordu benden.
Maça gelirsek gol yiyerek başlamak sonra pas yapıp skoru eşitlemek ve üstünlüğü ele geçirmek alıştığımız bir olaydı. Fakat 2. yarı 11 kişi kapanıp, futbol oynamayı unutup, gol yememek için çabalamak pek de bizim tarzımız değildi. O yüzden de ne zaman böyle bir taktiğe dönsek sahadan boynu bükük ayrılan taraf oluyorduk. Oysaki bugün bütün maçı kaybetme isteğimize kaçan penaltı ve pozisyonlar set çekti. Bu kadar defansif oynayarak gol yemeden bitirdiğimiz benim hatırladığım tek maçtır hayatımda.
Oyuncu tercihlerine az çok değindim ama bir İlkay Gündoğan, Mevlüt Erdinç, Ömer Toprak, Sercan Yıldırım, Volkan Şen, son 15 de şans bulan Mehmet Ekici , milli formayla hiç kötü futbolunu hatırlamadığımız Tuncay, ki en golcü milli oyunculardandır, bu formayı en az Kazım kadar hakkederlerken o şansı bulamamaları beni maç sonunda en çok sinirlendiren konu.
BU KADAR REZALET FUTBOLU HATIRLAMAK İSTEMİYORUM . İnşallah Hiddink Chelsea'yle falan anlaşır da takımın başına bu takımın ne olduğunu bilen bizi oynadığımız futboldan utandırmayacak bir Türk teknik direktör gelir. Bu dakikadan sonra tek isteğim bu olur.

2 Haziran 2011 Perşembe

Güle Güle Sevgi Kelebeği




Yaş 39 olmuş. Vakit gelmiş. Son bir yüzük daha takar mıyım sorusuyla gidilen Boston'da havlu erken atılmış, dağılma sürecine girilmiş.Dün twitterdan yağtı açıklamayı. 18 yıllık NBA kariyerini bitirdi dev adam. Benim çocukluk, gençlik yıllarımın en dominant basketbolcusuydu. 2000'li yıllarda durdurmanın imkansız olduğu, NBA yönetiminin birileri onu durdursun diyerek oyun kurallarını değiştirdiği büyük (!) bir oyuncuydu.
http://www.nba.com/playerfile/shaquille_oneal/career_stats.html sayfasından kariyerine ulaşabilirsiniz ama elde ettiği başarılar bile insana kafayı yedirir. Almadığı kişisel ve takım başarısı yok gibi.
Shaq diyince aklıma 2 soru geldi hemen. 1.si mahallede basket oynarken herkes birini kendine idol seçer onun gibi davranır basket attığında falan o yıldızın adını söyler ya, ben kimsenin kendine SHAQ dediğini hatırlamıyorum :))) Herhalde kimse fiziksel açıdan kendini onunla aynı yere koyamıyordu. 2. si de Shaq' a yıllarca yapılan sert faullere hakemlerin göz yumuşu, tam tersine o birisine dokunduğu anda karşı tarafın 2-3 mt. öteye uçmasıyla çalınan garip düdükler. Kısacası oynadığı rakiplerle olan siklet farkı.
Artık bitti dedi ve herhalde show dünyasından teklifleri bekliyordur bu NBA 'in en eğlenceli devi.