22 Haziran 2010 Salı

NBA Finals

4-2 tahmin etmiştim ama işler biraz yokuşa giderken ve seride 3-2 Boston öndeyken sahneye yine KOBE çıktı. Hem seriyi 4-3le Lakersa kazandırdı hem de finallerin MVP'si oldu.

Dünya Kupası 2. Maçlar

Güzel giden dünya kupası yazı dizilerime bu hafta uzun bir ara verdim. Nedeni İstanbul'da olmam ve internet erişimimin olmamasıydı. Tabii ki bu nedenin dışında çoğu maçı direk kaçırmam yada yarım yamalak izlemem de ayrı bir sorundu.
İşte bu yüzden uzun uzadıya maç ve takım incelemesi yapamayacağım 2. maçlar için. Ama kısa kısa değineceğim noktalar var onları kısa bir yazıyla geçeceğim.
A grubunda Uruguay evsahibini 3-0 la geçerken, Fransa herzamanki gibi sıkıntılı. Meksikaya 2-0 yenilen Horozlar'da son maçlar öncesi ortalık toz duman. Anelka'nın Domenech'e küfür etmesi arkasından tsunami etkisi yarattı. Meksika Uruguay berabere kalıp gruptan çıkıcak gibi gözüküyor.
B grubunda Arjantin ve Messi fırtınası esiyor. Kore'yi 4leyen tangocular -her nekadar savunmaları eleştirilsede- gruptan büyük ihtimal 9 puanla lider çıkacaklar. Diğer maçta ise Nijerya Yunanlılara 3 puanı resmen altın tepsiyle hediye etti. Bu hafta izleyebildiğim nadir maçlardan biriydi bu maç ve Kaita'nın kırmızı kartı 3 puanı Yunanistan'a getiren en büyük etkendi.
C grubunda süpriz İngiltereden geldi. güçsüz Cezayirle 0-0 berabere kalan futbolun mucitleri son maçta kazanmak zorunda. ABD ise 2-0 yenik düşmesine rağmen Slovenlerin paçasını bırakmadı ve tek puanı çıkarmasını bildi.
D grubunda yine 90. dk izlediğim yegane maçta Almanya şoka uğradı. Sırplar iyi savunmlarıyla ön plana çıkmaya çalışsada Podolski maçın kadrini çizdi. Kaçırdığı goller ve penaltı 10 kişi kalan panzerlerin 1-0ı kabullenmesinin nedeni oldu. Gana- Avustralya maçında kızaran ise tanıdık bir isim Kewell'dı. Bu maçın skorunu 3 gün sonra aldım. 1-1
E grubunda Hollanda Japonlar karşısında yine savumasıyla kazandı. Japon kalecinin hatası 3 puanı tek golle portakallara getirdi. Danimarka ise bu kupanın ilk geriden gelip galibiyeti kazanan takımı ünvanını aldı. Kamerun Etoo ile öne geçsede Vikingler 2 gol bulup 3 puanı hanesine yazdıran takım oldu.
F grubunda da bir Avrupa büyüğünün süprizi vardı. Fransa,İngiltere,Almanya dan sonra İtalya'da üzerine düşeni yapıp Y.Zellanda'ya 1 puan kaptırdı. Diğer maçta Paraguay bence şu ana kadar ki turnuvanın yıldızı VERA ile 3 puanı ve turu kapan takım oldu. Slovakların son maçta İtalya karşısında işi çok zor olacaktır.
G grubunda Brezilya Fildişini, Portekizde K. Koreyi sahadan silerken(7-0) turnuvanın en çok gol atılan grubu oldu. Eee zaten beklenmeyen birşey değildi. Son maçlar öncesi Brezilya Portekiz'e 1 puanı verir mi acaba???
H grubunda ise t1. maçlar sonunda turnuvanın en iyi takımı olarak gördüğüm Şili İsviçre'yi tartışmalı maçta 1-0 la geçti. 2. maçların son maçında ise İspanya kendine geldi ve en büyük favori olduğunu oynadığı futbolla gösterirken Honduras'ı Villa ile 2-0 yenmesini bildi.
Hadi bakalım yine eskisi gibi hergün 2 gruptaki 4 maçı yazarak devam edeceğim. Son maçlar da en az 2. maçlar gibi gollü ve zevkli olsun inşallah...

16 Haziran 2010 Çarşamba

E ve F Gruplarında 1. Maçlar

Almanya'nın 4-0 ından sonra Hollanda'nın maçı öncesi çokca umutlanmıştım. Ama ne Hollanda maçında ne de bu iki gruptaki diğer üç maçta üst oldu. Yine bana hüsran yine bana gitmek var dedim.

Neyse uzatmadan portakallar tribünleri yine hınca hınc doldururken karşılarında da Danimarka gibi sağlam takım oyununa sahip bir ekip vardı. Hollanda maç boyunca benim beklentilerimi karşılamasa da 2.yarının başında gelen, Danimarka savunması kendi getirdi, şans golü ile 1-0'ı buldular. Bundan sonrası daha rahat oldu çünkü Danimarka'nın hücu gücü sınırlıydı ve son dakikalarda da kontra ataktan 2-0'ı yakalamayı bildiler. Bu maç ile bende uyanan düşünce Hollanda'nın da takım savunması yapabiliyor olmasıydı bakalım daha iyi hücum hatlarına ve hücum futbolu düşüncesine sahip takımlara karşı ne yapacaklar.

Japonya- Kamerun maçı öncesi açıkçası evsahibi tadında oynayacak Kamerun'u daha şanslı görüyordum. Tek soru işaretim KEISEKU HONDA'ydı. O da yapacağını yapıp samuraylara 3 puanı tek golle getirdi. Maçın tamamını takip edemesem de arasıra göz attığımda ortada çekişmeli bir maça sahne olduğunu söyleyebilirim. Dediğim gibi maça full konsantre olamadığımdan iki takım hakkında da kesin bir yargıya ulaşamadım o yüzden gruptaki ikinci maçlarını beklemeyi yeğeliyorum.

F grubunun açılışına ise soğuk hava damga vurdu bence. İtalyan yedek kulubesindeki bereli futbolcular havanın sıcaklığı hakkında bizi aydınlatırken bende ilk defa bu kadar soğuk bir dünya kupasına tanıklık etmenin heyecanını yaşamaya başladım. İtalya-Paraguay karşılaşması için alt olur düşüncem, evet tahmini çok zordu, doğru çıktı. Maç boyunca iki takımda aman bir hata yapmayalım mantığıyla oynarken karşılıklı goller duran toplardan geldi. İlk yarı Paraguay sağlam İtalyan savunmasını!!! duran top organizasyonundan delince maçı 1-0'a kitlerler mi acaba dedim ama onlarda kornerden kalecilerinin büyük hatasıyla golü kendi kalelerinde gördüler. Böylece bir maç daha hakkı olan alt ve beraberlik ile sonuçlanmış oldu.

Bu grubun 2. maçı hakkında ise ağzımı açmamayı doğru buluyorum. Bu sefer maçın 1 dakikasına bile bakamadım ve bu dünya kupasında kaçırdığım, baştan sona takip edemediğim ilk maç oldu. Sorarsanız çok şey mi kaçırmışsın? Hayır, o açıdan sevindirici. Slovakya güçsüz sayılan Y. Zellanda'ya son dakikada 1 puanı hediye etmiş. Ne Stoch ne Holosko ilk 11'de forma bulurken son 5 dk. da sahaya ayak basmışlar. Onların yerine yeni Ankaragüçlü Vittek sahne almış ve takımının tek golünü atmış. Skorda alışık olduğumuz gibi 1-1.

13 Haziran 2010 Pazar

C ve D Gruplarında 1. Maçlar

Dün gece ile başlıyalım. İngiltere'yi kalecisi Green'in hatası yaktı. Gerçi topun sıkıntılı olduğu söyleniyordu ve bugün o sıkıntı iyice gözüme çarptıda ama Gerard ile öne geçtikten sonra 3 puanı almalıydılar. Her iki takımda çok diriydi sahada. ABD'nin fiziğinin yerinde olduğunu Türkiye maçından anlamıştık 2. devreyi domine etmişlerdi. Karşılarında da Lampard-Gerard-Rooney olunca fiziği iyi 2 takımın mücadelesini izledik ve puanlar paylaşıldı. Eğer yarın Hollanda kazanırsa başta kaleci Green sonra karşı karşıyayı kaçıran Heskey ve maçın adamı olan diğer kaleci Tim Howard'ı kızılcık sopasıyla kovalarım yatırdıkları kuponum için.

Sabah geç kalktım ve Cezayir-Slovenya gibi ratingi düşük bir maça konsantre olmaya çalıştım. Sonuç başarısızdı. İki takımda rezilleri oynarken Ghezzal denen apaçinin kırmızı kartı ve kalecinin Green'i aratmayacak hatası ile 3 puan tek golle Slovenya'ya gitti. İngilizlerin ve Amerikalıların 1'er puanı paylaştığını düşünürsek tek golle gelen 3 puan Slovenleri oldukça sevindirmiştir.

D grubu ise daha güzel maçlara sahne oldu bu akşam. Turnuvada süpriz yapıp çeyrek final görür dediğim Sırbistan hiçte iyi olmayan bir oyun sergiledi. Can damarları kesilmiş- appiah,muntari,essienin 11 de olmadığı- Gana onlara futbolun hücum ve gol için oynandığı dersini verdi. Ne kadar Krasiç'in şutu gol olsa farklı konuşabilceksek de Gana üstün oynadığı maçı penaltı golü ile 1-0 almasını bildi. Golü atan Gyan Asamoah'ı fantezi futbol takımıma almam ise beni sevindiren diğer gelişme oldu.

Gecenin ve turnuvanın şu ana kadar ki rengine heyecanına gelelim. Bu maça kadar ki 7 maçta 2.5 gol altı bitmiş sadece 9 gol olmuştu ki Almanya bize tam 4 gol seyrettirdi. Attıkları kadarını da kaçırarak gözlerimizin pasını sildiler. Mesut Özil'in yönettiği Alman hücumları çoğunlukla kalede biterken takım savunmaları da bayaa iyiydi. İlk yarı Avustralya mı kötü Almanya mı iyi diye düşünürken 2. yarı Cahill'in kırmızı kartından sonra bile Almanların oyun disiplininden kopmaması, skoru bırakıp hücumu düşünmesi ve 90 dakika diri kalması onların şu ana kadar izlediğimiz en iyi takım olduğunu ve favoriler arasına koymamız gerektiğini gösterdi. Kewell oyuna girmezken Neill takımı ile birlikte döküldü sahada. Bu maçta bize FUTBOL izleten Mesut'a ve tabi ki bizi bu adamdan mahrum bırakan başta F. Terim ve milli takım kurmaylarına selam ederim.







Tweets @ Almanya-Avustralya


Tweets @ Sırbistan-Gana

500

Dün dünya kupası konsantrasyonu ile farketmemişim ama 500 . post a da ulaşmışım. 2.5 yılı devirdiğimiz şu günlerde nice 500 postlara efendim...

12 Haziran 2010 Cumartesi

Tweets @ İngiltere-ABD

Tesbihli Maradona

Tesbihine kurban, Anadolu'nun bağrı yanık delikanlısı seni...

Tweets @ Arjantin-Nijerya

A ve B Gruplarında 1.Maçlar

Dün oynanan G. Afrika-Meksika maçıyla turnuvanın açılışını yaptık. Dos Santos ve Vela'yı izlemek büyük keyifken Guardado'nun yedekten oyuna girmesi canımı sıkan bir eksiklikti Meksika adına. Tabi Manchester'ın yeni transferi genç Hernandez'ide görememek üzücüydü. G.Afrika'da Pineaar dışında takip edebildiğim bir tek Mokoena var olduğu için fazla bir yorum yapamıcam onlar adına. Maçın 1-1 lik skoru hak ettiğini düşünsem de dikine oynayan Meksika rakibinden daha iyiydi maç boyunca.

A grubundaki diğer maç Uruguay-Fransa oldu. Dışarıda olduğumdan pür dikkat takip edemesem de bunun nedeninin sadece dışarıda olduğum olduğunu söylemek zor. Maçın 0-0 lık sonucuna bakarsak da gerçekten iki takım hakkında da yorum yapılacak durumda görmüyorum kendimi. Fransa'da Gourcouf, Uruguay'da Suarez bundan sonra takibim altındadır o kadar.

Gelelim B grubuna ve galibiyetlere. G.Kore yerle yeksan Yunanistan'ı 2-0 la geçti. Maç boyunca rakibine oynunu kabul ettiren Korenin güneylileri kaleye hızlı giden oyuncularıyla bize iyi bir maç izletti.Yunanistan'da ise takımın gelecekteki en büyük yıldızı gözüyle bakılan Ninis'in ve Liverpool patentli Kriyakos'un takımda yer bulamaması Rehhagel'in bu kupa sonrası ipini çekecek hatalardı.

Turnuvanın en çok ilgi çeken birkaç takımında Arjantin de bugün sahaya çıktı. Fantezi futbol kadrolarıma koyduğum golcü! Heinze'nin kafası Nijerya'dan 3 puan alınmasına yetti. Son bölümdeki saha içi kopukluk ve Milito'nun yerine Higuain tercihi Maradona'nın hatalarından sadece biriydi. Jonas'ın sağ bek başlaması Hamit'in Portekiz karşısında sağ bek oynamasından farksız bir hataydı. Son on dakika sol kanata geçti zaten. J. Zanetti'yi sağ bekte çok arayabilirler. Bi de Maradona'nın Arjantin'inde Messi değil TEVEZ RULES! Günğn adamıydı sahanın heryerine ayak bastı hücumu yönetti.Turnuvanın ilk 4 maçında gözüme giren tek oyuncu oldu.

Yarın C ve D gruplarıyla devam ederiz...

1 Haziran 2010 Salı

NBA Playoff Konferans Finalleri ve NBA FİNAL TAHMİNİM

Öncelikle şunu belirteyim ki senenin başından beri aylık yazılarımı takip edenlerin yüzünü kara çıkarmadığım için çok mutluyum.İlk yazıma bakıyorum da Boston-Lakers finalini o günlerden görebilmiş ve her yazımda takımlar ne kadar ağır darbeler alsalar da ( bir ara Cleveland ligi süpürecek gibi olmuştu ama balonları playoffta patladı) bu yılın finalinin iki takım arasında olacağının yüksek bir ihtimal olacağını dile getirmiştim. Bu açıdan finalin adının LAKERS-CELTİCS olması beni ayrıca mutlu etti.
Bu arada konferans finalleri seri sonuçları tahminlerimde de sadece birer maçla - Magic'e bir fazla,Suns'a bir eksik maç tahminim - hata yaparak 2 kazananı da bulmam ayrı bir övünç kaynağıdır adıma. :)))
Neyse kendimi çok övdüm. Açıkçasını söylemek gerekirse bu sene bütün takımlar 2010 yazındaki kontrat çılgınlığını beklediği için hazır kurulu olan ve yüzüğe aç, her zaman kazanmak için sahaya çıkacak 2 takımın final oynayacağını beklemek kahinlik sayılmaz.
Gelelim sahada neler olduğuna. Batı finalindeki iki ekipte çok formda ve inanarak gelmişti buraya kadar. Her ne kadar Sunsda Nash'in vücudunun çeşitli yerlerindeki kırıklar çıkıklar moralleri bozsa da hızlı basketbol onları finale götürebilirdi. Ama işte o hızlı hücum sevdası iplerini çeken neden oldu. İlk iki maçta Staplesın atmosferine ayak uyduramadan 124 ve 128 sayı yediler.Seri Phoneixe dönünce şanslar biraz eşitlendi, savunma az çok yerine oturunca seri 2-2 ye geldi ama sonrasında KOBE çok acımasızdı. Seri boyunca gösterdiği insan üstü performansa devam edince ( 33.7 sayı 7.2 ribaund 8.3 asist) çok çekişmeli maçlara sahne olan seri 4-2 ile Lakersın oldu.
Doğuda ise işler daha kolay oldu diyebiliriz. En azından benim beklediğimden daha çekişmesiz bir eşleşmeyle karşılaştım. Her ne kadar ilk iki maçta skor yakın bitse de maçın kontrolü hep Celticsdeydi. 3. maçtaki havlu atış sonrası herkes seri süpürülür diye bekliyordu ama Magicin toparlanması ve daha da çok Celticsin seriyi bırakması ile skor 3-2 ye geldi. Geldiğiyle de kaldı. Rondonun performans düşüşü bile etkilemedi Celticsi. Buraya kadar hakederek geldiklerini de gösterdiler. Önce şampiyonluğun en büyük adayı Cavaliers sonra playoffların süpürücüsü Magic.
Artık LAKERS-CELTİCS finaliyle başbaşayız. Gönül ister ki 2 yıl önce olduğu gibi Murat Kosova Kaan Kural ikilisi bize ABD'de yayın yapsın daha bir yakından takip edelim. Olmazsa da canları sağolsun zaten bu final insanı kendine çekmeyecek de ne çekecek...
Tahminime gelince;
LAKERS 4 - CELTİCS 2