3 Haziran 2011 Cuma

Türkiye-Belçika Maç Sonu Yazısı


Maça çok ama çok eksik ve yanlış bir kadroyla çıktığımız ortadayken maçı 1-1 bitirmek cidden başarıdır, öncelikle onu söyleyelim.
Avrupa'da maç izleyen normal bir futbol seyircisine Türkiye derseniz size Nuri, Hamit, Arda, G. Gönül der ha adam İspanyolsa Topal'ı İngilizse Tuncay'ı ekler. Sahada bu adamlardan sadece Arda vardı, Topal son 15 de oyuna girdi. Halimizi siz düşünün. İlk 11'i kritik edersek benim kanımca S.Şahin'in yerine Topal, Kazım'ın, ya topçu falan değil bu adam GS forması giymesinden de acayip rahatsızım, yerine de Semih yada Umut'la oyuna başlamalıydık diye düşünüyorum. Hiddink Hazard'ın başına S. Şahin'i verdiği için orta sahada böyle bir tercih anlaşılabilirken, maç başında hızlı, dinamik Kazım tercihi de bir o kadar onay alabiliyordu benden.
Maça gelirsek gol yiyerek başlamak sonra pas yapıp skoru eşitlemek ve üstünlüğü ele geçirmek alıştığımız bir olaydı. Fakat 2. yarı 11 kişi kapanıp, futbol oynamayı unutup, gol yememek için çabalamak pek de bizim tarzımız değildi. O yüzden de ne zaman böyle bir taktiğe dönsek sahadan boynu bükük ayrılan taraf oluyorduk. Oysaki bugün bütün maçı kaybetme isteğimize kaçan penaltı ve pozisyonlar set çekti. Bu kadar defansif oynayarak gol yemeden bitirdiğimiz benim hatırladığım tek maçtır hayatımda.
Oyuncu tercihlerine az çok değindim ama bir İlkay Gündoğan, Mevlüt Erdinç, Ömer Toprak, Sercan Yıldırım, Volkan Şen, son 15 de şans bulan Mehmet Ekici , milli formayla hiç kötü futbolunu hatırlamadığımız Tuncay, ki en golcü milli oyunculardandır, bu formayı en az Kazım kadar hakkederlerken o şansı bulamamaları beni maç sonunda en çok sinirlendiren konu.
BU KADAR REZALET FUTBOLU HATIRLAMAK İSTEMİYORUM . İnşallah Hiddink Chelsea'yle falan anlaşır da takımın başına bu takımın ne olduğunu bilen bizi oynadığımız futboldan utandırmayacak bir Türk teknik direktör gelir. Bu dakikadan sonra tek isteğim bu olur.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bravo len.