16 Temmuz 2018 Pazartesi

Tam Gaz İleriye Doğru Fakat Geri Gitmek; bir nevi Back to the Future

Son yayınım 2013 Aralık ayından, sonra bir de yayınlamadığım ve/veya yayınlayamadığım bir taslak gördüm akış listesinde; yazmışım ama yayınlamakda gerek görmemiş, kendime saklamışım düşüncelerimi...
4,5 yıl, 2 ülke, 3 şehir,  3 ev, 4 iş yeri, Afrika ve Ortadoğu'da gidilen 12 ülke ve hatıralarda kalan onlarca anı...
Yazamadığım, yazmaya zaman bulamadığım, bulsam da "aman be" diye boşverdiğim, kendimle konuşmaktan çok çevremdekileri dinleyip onlara birşeyler anlatmaya çalışmakla geçirdiğim koca bir dönem. O günkü ben ile bugunümü tartıya koyduğumda daha sosyal, daha çok dinleyen, daha çok kabullenen ve daha az düşünen birine dönüştüm sanırım. Yazmak eyleminin dahi düşünceden kaynaklanan bir son eylem olduğu gerçeğiyle şu an yüzleşiyorum mesela. Sanki beynim durmuş, sanki düşündüğüm hiçbirşey yok, sanki boş bir teneke gibi sesler çıkarmaktayım sadece.
Olsun hoşgörmek lazım 4,5 yılın ardından, insan önce kendini hoşgörmeli; tekrar okur, hatalarımı gözden geçirir, bir daha tekrarlamamaya çalışırım nasıl olsa.
Peki ya tekrar okuyamayacaklar? Son yayınımdan sonra kaybettiğimiz Berkin Elvan mesela? Türkiye'nin üzerinden bir fırtına gibi  geçen terör saldırılarında kaybettiğimiz yüzlerce insan? Suruç, Ankara gar, Dolmabahçe,Sultanahmet, İstiklal Caddesi, G.Antep düğün, Genelkurmay otobüsü, İzmir emniyet, Reina, 15 Temmuz darbe gecesi ve bir  o kadar daha, ülkemizin güvenlik güçlerini hedef alan terör olayları sonrası kaybedilenler. Fransa'da, ABD'de, Mısır'da, Nijerya'da, İngiltere'de, Almanya'da, İspanya'da, Afganistan'da, Suriye'de, Irak'da, Libya'dan yola çıkıp Akdeniz'in ortasında son bulan terörün veya teröre bağlantılı biten hayatlar yada.
Yine süper kötümserim değil mi? Neyse hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var yada en azından unutulmamasını sağlamak lazım yaşanan kötü olayların; tekrar yaşanmasını önlemek için.
Güzelliklere gelelim şimdi de geçen zaman içinde; mesela AMCA olmama :) Ada'nın dünyaya gelişi, kendi kanından kendi canından bir insanın doğduğu andan 4 yaşına kadar gözlemleme şansı ve hep yanında olsun istemek gerçek anlamıyla şanslı insanların yaşayacağı bir duyguymuş meğer. Her nekadar bu mutlu olayda bile insanın boğazında, kursağında kalacak birtakım can sıkıntıları olsa da.
4,5 yıl sonra şöyle bir kaybedilenleri ve kazanılanları yada hayatta hatırlamak ve unutmak isteyeceklerimi düşünerek yazayım dedim bu yazıyı. Bir milat olsun belki devamı gelir diyerek yazdım. Elim alışssın sonrası elbet gelir dedim. Belki zaman bulup yazamam ama en azından bir taş atayım kolum yorulcak mı bakayım diyerek yazdım birazda. Hiç yorulmadım ve çok özlediğimi hatırladım. Devamı gelecektir...

Hiç yorum yok: