29 Mart 2010 Pazartesi

Derbi,Galatasaray ve Rijkaard


Herkes gibi bende dünkü maçtan gram zevk almadım. Güya 320 milyon dolarlar ödenen ligin 200 milyon dolarlık 2 kadrosu karşılaşıyor. Daumun kadrosunu bıraksanız sabaha kadar 0-0 a oynar 'B' planı hic yok. Rijkaardın o eşsiz 2000 kadrosundan sonraki en iyi GS kadrosu ise sahaya çıkarken rakibi Hacettepespor falan sanıyor heralde. Yüzlerde, gözlerde bir hırs bir istek görmek istiyorsunuz ama nerdeee? Kaptanı Sabri, orta sahası Topal ve Sarp'dan oluşan bir takımdan zaten çok fazla takım olmasını bekleyemiyorsunuz. Hele hele ülke şartlarına uygun 'vatan,millet, Sakarya' cı maç öncesi 3 gün kamp uygulayan teknik direktörler yerine bu konuda 'Devrim' yapmayı hedefleyen Rijkaard ile maça başlarken zaten 1-0 yenik geliyorsunuz sahaya.
Sahaya geliyorsunuz derken demin de değindiğim gibi fiziki olarak geliyorsunuz. O an maçı durdurup her GS futbolcuya derdin ne ne düşünüyorsun desen hiçbiri maçtan bahsetmez; ya evde bi dertleri var ya kapıda bekleyen ev sahibi kira bekliyor falan ... Maç başlıyor, bekliyorsunuz ki takım deli pres yapsın ne de olsa hepsi genç ve istekli futbolcular. O da yok. İlk 10 dk . geçiyor bakıyoruz bari SELÇUK topu ayağına alınca birisi bassın topu çalsın FB oyun kuramasın. O zaten maç boyu yok. SELÇUK un çevresinde 20 mt. çapta bir KARANTİNA bölgesi. 50. dk. falan dedim heralde çocuk domuz gribi falan kimse yanına yaklaşmak istemiyor. Sarp'ın ATLETICO maçının 90. dksında yaptığı gibi her üstüne gelenden kaçması ise ayrı bir DEFENSİVE MİDFİELDER sorunsalı!!! Düşünüyorum neden bir oyuncu bu kadar düşer 2 ayda diye. Sonra aklıma geliyor ki bu adam zaten fiziki gücüyle sahadaydı, sezonu da haziranda oynanacak ön elemeler için erken açınca ocaktan sonra elini ayağını çekti, çekmek zorunda kaldı. Ki bence zaten Rijkaardın planı da buydu ön elemeleri geçirsin Linderoth dönünce formayı alır düşüncesi ocak ayıyla rafa kalkınca GS'ın 3 kulvarda hedefleri de rafa kalkmış oldu.
Acetoda Bülent Abininde söylediği gibi ( ki son zamanlarda moda oldu) TOTAL FUTBOL Sarp ve Topal ile kurulu orta saha ile TOPAL FUTBOL a dönüşüyor. Herkes BARCELONA futbolundan bahsedip takım o taktik üzerine kurgulanırken ve bizler son 1-2 aydır MESSİ MESSİ diye bağırırken kimse Messinin arkasındaki 2-3 isimden bahsetmiyor. Onu Messi yapan, son dönemim en iyi futbolcusu yapan XAVİ-İNİESTA-TOURE-BUSQUETS-KEİTA dan bahseden olmaması bizim sahada olmayan Topal ve Sarpa laf söylememizle aynı çizgide ilerliyor. Takım kafadan sahaya 9 kişi çıkınca ne ilerde Jo ne kanatlarda Keita-Arda-Dos Santos iş yapabiliyor, GS sahada her dakikası kopuk her dakikası soru işareti olan bir futbol sahaya yansıtıyor.
Son iki paragrafta maçın özeti ve Rijkaarda olsun. Önce maçın özeti; Selçukun 40 metreden attığı gol, Volkanın 90dan çıkardığı top ve hakemin vermediği penaltı...
Rijkaarda gelince ilk transfer yazımda da yazmış olmam gerek şimdi bulup koyamadım ama aynı şeyleri söyleyeceğimden hiçbir anlamı yok koymamın zaten. Bu adamın arkasında durmalı, bu sezon kupa kaldıramazsak da istifa seslerini yükseltmemeliyiz demişdim. Hala aynı şeyleri söylemekteyim ki bugün itibariyle kupa kaldırma şansımız yüzde 20 lerde falandır. Kimse istifa dememeli bu 'DEVRİM' in en az 1 yıl arkasında durmalıyız ki gelecek 4-5 yıl GS alıştığımız Avrupa başarılarıyla karşımıza çıksın. SADECE SABIR...
NOT; VOLKAN DEMİREL DENEN ..... SEN NE KADAR ... NE KADAR YÜZSÜZ VE NE KADAR BEYİNSİZ BİR İNSANSIN. ULAN HİÇ Mİ DÜŞÜNMEZSİN BİR GÜN GELECEK VE FUTBOLU BIRAKIP 45-50 YAŞINDA BİR KIRAATHANEYE GİDECEKSİN VE YENİ YENİ İNSANLARLA TANIŞIRKEN Kİ BU YENİ İNSANLARDAN ÇOĞU GS'LI DA OLACAK. O İNSANLARA KENDİNİ TANITTIKTAN SONRA ALACAĞIN TEPKİYİ ' HE SEN ŞU MAÇTA ŞU O............... LUĞUNU YAPAN VOLKANSIN' TEPKİSİNİ ALACAĞINI HİÇ Mİ DÜŞÜNMEZSİN BU KADAR MI BEYİNSİZSİN OĞLUM SEN??? MİLLİ KALECİ OLACAKMIŞ ..... ...... . MİLLİ KAMPLARDA GS'LI SABRİ'DEN ARDA'DAN ALACAĞIN TEPKİLERİ GÖR SEN ÖNCE BELKİ AKLIN YERİNE GELİR.

25 Mart 2010 Perşembe

SUPERCLASSICO Da Devreler 40 Dakika


Bir yaşıma daha girdim bilgisi olan varsa uyarsın yoksa kafayı kırıcam bu sahne 3 dk önce yaşandı. Boca-River maçında 40. dakikadan sonra ekstra süreler oynandı ve tam yakalayamadım 3. uzatma dakikasından görüntü almaya çalışırken o anda maçın ilk yarısının bitiş düdüğü çaldı. Nedir ne değildir anlamadım ama maçlar 45 dakika üzerinden oynanmıyor mu tüm dünyada???

NOT 1 ; Adsıza SUPERCLASSICO düzeltmesi için teşekkürler, yazıyı olayın şoku altında yazdığım için o telaşla yanlış yazmışım tekrar sağolsun
NOT 2 ; Onur ve adsızın dediği maçın 10. dk da tatil edilmiş olması olayı akşam NTVSPOR dan tekrar izlerken geldi aklıma. Pazar günü sahada gram futbol oynanmadığından baştan başlar diye düşünüyordum ama heralde öyle olmamış.
FoxSports gibi büyük bir kanalda maçı 10. dk da başlayıp 45 de biten bir kronometre hazırlayamadıysa onlara da helal olsun ...

22 Mart 2010 Pazartesi

BAŞIMIZ SAĞOLSUN

Galatasaray spor klubünün mihenk taşlarından biriydi O. Hayatını, ömrünü bir sevdaya 2 renge adadı. Hep başarılı oldu başkanlığına kadar çok başarılar yaşadı o 2 renkle beraber.Kötü günlerini ben dahil kimsenin hatırlamayacağını bilerek yazıyorum bu satırlarıç Ruhun şad olsun büyük Galatasaraylı....

Lionel Messi


Tanrı seni korusun diye bitirdi dün akşam ki maçı Ersin Düzen. Neden böyle diyordu peki;
15 günde 4 maç oynamış ve 10 gol atmıştı MESSİ de ondan...

6 Mart Almeriaya 2 gol
14 Mart Valenciaya 3 gol
17 Mart Stuttgarta 2 gol
21 Mart Zaragozaya 3 gol

21 Mart 2010 Pazar

La Bombonera Eridi



Hafta boyunca yoğun yağmur varmış Buenos Aires de. Maçı izlemek için açtığımda da o kadar taraftarın hala niye stadda olduğunu sorguluyordum çünkü bardaktan boşalırcasına yağan yağmur hala devam ediyordu. Sahanın çizgileri bile silinip duruyordu ki hakem de baktı Riquelme 2-3 kez suya(gölde denebilir) takıldı maçı tatil etti. O kadar kişi stadda bizlerde Tv başında kalakaldık. Ama hakemde haklıydı ya az sonra LA BOMBONERA (cikolata kutusu) eriseydi....

20 Mart 2010 Cumartesi

Alman Futbolunun Geldiği Nokta


Çoğu yazımda belirtmiştim bilenler bilir ne Premieri ne La Ligası ne de Serie A sı; bu ligin yanında hepsi fıs kalır diye. Bundesligada oynanan oyunun çok ama çok farklı bir şey olduğunu; sahada gol,kart ve hepsinden önemlisi 90 dakika kıran kırana bir mücadele olduğunu her izlediğim maçta görebiliyorum.(hatta şu anda bu ligde tuttuğum Dortmund Leverkusen'i 2-0 yenerken de aynı şeyleri görüyorum) 2006 dünya kupası sonrası yenilenen statları olsun bahis skandallarını korkmadan ortaya çıkarmaları ve adil yönetilen maçlarıyla da zaten olması gereken bir model koymuşlardı önümüze. Mesela ben bu ligde ne fanatiklik gördüm ne başka bir şey. Herkes gelir birasını içer oturur maçını izler ama maç iptali saha kapatma falan acaba kaç yıldır olmuyordur merak ediyorum. Neyse uzatmadan görüldüğü gibi meyvelerini toplamaya başladı Alman futbolu ve şu anda Avrupanın zirvesindeler. Bayern, Wolfsburg, Hamburg da yola devam ederken hem de...

18 Mart 2010 Perşembe

İ...'ye İthafen

YANLIŞ ANLAŞILMASIN ; SADECE İS-MA-İL


Küçük Bir Destek

Bu şehirde tam 1.85 TL öğrenci 1.10 TL bilet parası ödeniyor. Bu şehirde EGO paso bandrolünü bilmeyen,kabul etmeyen ve insanlara sahtekar,hırsız ve dolandırıcı diye iftira atan şoförler,biletçiler var. Bu şehirde kız çocuğunu döven biletçi gördük biz İ.MELİH GÖKÇEK,son değil dün gece yaşananlar; son da olmayacak... 127 kişi en başta serbest kalacak ulan İ....

17 Mart 2010 Çarşamba

Nba'de 9. Hafta


NBA'e değinmeyeli 16 gün olmuş. Açıkçası bu aralar boşladım takip etmeyi. Bahar geldi diyemi yoksa yoğun futbol gündemimizden dolayımı bilemiyorum ama pazar geceki Boston-Cleveland maçına bile bakasım gelmedi pek. Bi TELEGOL bi NTVSPOR şeklinde geçirdim pazar gecesini, telegolü kaçırmayarak iyi yapdığımı söylemeden de edemicem.

Gel gelelim bu kadar boşlamamın asıl sebebine. Konferanslarda az çok belli olan playyoff takımları benimde iştahımı kapadı ve biraz geri çekilip playoffları bekleme kararı aldım. Doğu ve batıda playoff çekişmesi için heralde bundan sonra Toronto playoff yapar mı yoksa sırasını Chicagoya satar mı sorusu sorulacak kalan 12 maçta. Son 5 maçta sahadan mağlup ayrılan ve son 10 maçın sadece 1ini kazanabilen Toronto için fazla söyleyecek söz bulamıyorum. Hidonun sakatlığı falan dedik başta dönünce düzelirler diye bekledik ama meğer takım sene başındaki savunma yapmadıkları günleri hatırlamış ve o günleri yad edelim diye karar almış. Eee tabi kararı aldın mı sahada da uygulayacaksın, uygulamışlar da; son 10 maçta potalarında ort. 112,7 sayı gördüler. Maşallah maşallah Allah arttırsın demekten başka çıkar yolumuz yok bizim. Zaten önemli olan da son düzlükte onların kendilerine bir çıkar yol bulup SAVUNMA yaptıkları günleri hatırlamaları gerekiyor benim kanımca. Doğuya ait diğer bir soruda NEW JERSEY 9 maç kazanır mı? 7 galibiyet 60 mağlubiyetleri var ve takımların playoff düzeni almaya başlayacağı bu devrede ekstrada 1-2 galibiyet çıkaracaklar gibi. Zaten çıkaramazlarsa bu kara lekeye daha fazla dayanamayıp yıllardır askıda duran takımın taşınması gündeme gelebilir belki de güzel günlerin başlangıcı olur...

Batıda ise 8. sıradaki Portland Memphisle arasını 4,5 maça çıkardı ve rahat nefes aldı. Bu dakikadan sonra ne Memphis ne Houston ne de New Orleans onları yakalar diye düşünüyorum ama yine belirtiyim MİLWAUKEE DOĞUDA 5. SIRADA . Sussam mı bilemedim; daha 1 ay önce playoff yaparlarsa MUCİZE olur dediğim Milwaukee doğuda 5. liğe kuruldu hem de ne kurulma, yerlerini zor kaptırırlar. Batıdan doğuya geri atladım ama Milwaukeenin savunmasına bir iki kelime karalamak gerek. Son 10 maçta yanlızca 1 yenilgi aldılar ve rakiplerini %41,8 şut %29,8 üçlük ve sadece 16,9 asist gibi manyak rakamlarda tutarak bunu başardılar. İşte SAVUNMAnın NBA deki gücü. Sert olan kazanır kısacası. Neyse batıya geri döndüğümüzde karşımıza Lakers,Denver,Dallas,Utah,Oklahoma City,Phoenix,San Antoiono ve Portland sıralamasıyla karşılaşıyoruz. Bu takımlardan hangisi hangisiyle eşleşirse eşleşsin süper playoff maçları izleyeceğimiz garanti. Ne kadar gönlümde Phoenix-Dallas batı finali olsa da Lakersın hala en büyük favori olduğunu unutmamalıyız.

Son olarak haftanın en etkili performasını ortaya koyan oyuncuya bakalım. Bu hafta bana göre Lebron James yine hayvani performanslarından birine imza attı ve yine ve yeniden bu ünvanı hak etti. Takımı 5 de 5 yaparken o 29,6 sayı 9,2 ribaund 9,8 asist 2 top çalma 2 blok gibi hayatımda görmediğim bundan sonra görürsem de bir LEBRON vardı onun böyle performansları vardı diyeceğim bir oyun ortaya koydu. Burada dikkat edilmesi gereken sayı ya da asistleri değil bence. Ortalama 2 top çalıp 2 blok yapması onun ne kadar değerli, çok yönlü ve VAZGEÇİLMEZ olduğunu kanıtlıyor...

14 Mart 2010 Pazar

Ajax'ın Gol Problemi


Hollanda'da işler iyice karıştı. Ajax kendi evinde PSV'ye 4 atıp 3 puanı alınca zirvede nefesini hissettirir oldu. 6 Aralıktan beri maç kaybetmiyorlar ve rüzgarı da arkalarına almış durumdalar, Twente'nin sadece 6 puan gerisindeler ama Avrupa liglerinin tümünde bu kadar formda ve iyi oynayan takım yok gibi. UEFA kupasından da elenmeleri şanslarını arttıran bir başka neden.
Avrupa genelinde en formda takım dedik rakamlarla destekleyelim ;
27 maçta 80 atıp 18 yediler ve artı 62 gibi efsanevi bir averaja sahipler,
kendi evlerinde ise tamamen ipleri koparmışlar Amsterdam Arena'da 14 maçta 50 atıp sadece 4 yemişler ki Hollanda Ligi gibi kolay sayabileceğimiz bir lig için bile efsanevi bir performans...

25 nisan 2010 Ankaraspor-Diyarbakırspor maçı

Ankaraspor bu maçla birlikte kötü gidişe bir son verebilecek midir?
ekşide arriba'ya selamlar :)))))


Eskişehirspor


Aslına bakarsak bugün itibariyle geldiği yerden daha yukarılarını tarihi ve taraftarıyla hakkeden bir takım Eskişehirspor. Hele hele başındaki teknik direktörü ve o teknik direktörün arkasında bütün gücüyle duran yönetimiyle belki de Bursanın şu sıralar başarmakta olduğunu başarabilecek de tek takım. Rıza Çalımbay'ın arkasında durmanın, teknik direktörü zırt pırt değiştirmemenin ne gibi yararları olurmuş bugünkü Kayseri galibiyetinden sonra gördük.
Eskişehir tribününün içinden değilim belki ama tribün nedir? taraftar maç içinde hangi duyguları yaşar? ne hisseder bilen biri olarak eğer 6 Şubatta İBB ile oynanan maçta Okuwanneyi oyundan aldı diye Rıza'yı istifaya çağıran taraftar, o maçta 89. dk da gelen Ümit Karan'ın golü olmasaydı teknik direktörlerinin ipini çekerdi. Buna ne başkan Halil Ünal nede başka biri engel olabilirdi, sonuçta ülke şartlarımız malum.
Peki ne oldu o günden sonra. Rıza taraftara sıcak davrandı,yaşananları anlattı, tribün hatasını anlayıp sakinleşti ve ESES o maçta dahil 6 maçta 14 puan çıkardı, UEFA kupası umutlarını yeşertti. Bizde futbolun nasıl cilveli bir oyun olduğunu ve aslında sahaya dair taktik,teknik hiçbirşey bilmediğimizi anladık!!! biz dediğime bakmayın siz , bazılarımız ....

7 Mart 2010 Pazar

I Only Guess


Herşey önceden yazıp çizdiğimiz gibi oldu aslında 27 Eylülden bu yana 5 ay geçmiş ama kime ne ?
Yapılacaklar, alınacak önlemler hep sonraya bırakılınca birilerinin kafasına kask geçirmesi gerekiyor bu memlekette
Ha bu arada iyice polis milleti olduk :)))


1 Mart 2010 Pazartesi

Nba'de 8. Hafta




Öncelikle şunu belirteyim ki all-stardan sonra yapılan onlarca takas takımların bayaa dengesini bozdu. Tabii ki seyirci olarak benim de o yüzden bu hafta ile ilgili pek bir yorum yapamayacağım, sadece bazı önemli olayların üstünden geçeceğim.
Haftanın en göze batan performansı cumartesi gecesi Boston'ı yenen New Jersey'den geldi ki bu galibiyete kıyamet alameti diyenlerin sayısı bir hayli fazla. Boston'ın savunmasının 106 sayı yemesi ise onlar adına playofflarda büyük tehlike sinyali olarak görülebilir. Doğudaki tek süpriz tabi ki bu değil di. Hafta boyu çılgın atan Milwaukee bana nazire yaparcasına imkansızı zorlamaya başladı, 10 da 7 yaparak kendilerini playoffda 7. sıraya koydular. Bu yükselişin ne diye soracaklara cevabımız basit 'takım oyunu'. M. Redd'in takası sonrası takımın savunması bir sınıf artıp hücumda da pas trafiği artınca Bucks için güzel günler görünmeye başladı. Tabii ki onların bu sıraya yükselmelerinde Miami Heat'ın inanılmaz düşüşü de çok yardımcı oldu. Düşüş demişken oyun içinde bir düşüş olarak görmemek lazım; önceden ne yapıyorlarsa hala aynı düzeydeler fakat kazanabilecekleri maçları kaybetmeleri son 10 maçta gelen 5 mağlubiyetin nedeni oldu ve onları şu an playoff sıralamasının dışında bıraktı. Doğunun zirvesi hakkında pek birşey söylemeye gerek duymuyorum çünkü sıralama son 2 aydır hiç değişmedi.
Batıda ise playoff karmaşası çözülmeye başlıyor gibi. Milwaukee için ne kadar erken konuştuğumu görünce burası içinde önceden konuşmama kararı aldım ama 8. sıradaki Portlandın; New Orleans, Houston ve Memphise 3; 3,5; 4 maç fark açması kolay kapatılacak bir fark olarak gözükmüyor . Eee tabi 10 maçlık falan galibiyet serileri her zaman söz konusudur o yüzden son maça kadar bekleyip göreceğiz. Batının üst sıralarında ise Utah'ın yükselişi ve iyi basketbolu vardı. Peşpeşe alınan galibiyetler onları 4. sıraya yükseltti. Onlarında formülü Bucks ile aynıydı aslında. Hücumda top paylaşımı ve bunu yöneten Deron Williamsın yüksek formu birleşince ortaya zor tutulan Jazzcılar çıktı. Bir de tabii Oklahoma Thunder var ki onlarda en az Utah kadar formdalar ve batıyı iyice VAHŞİleştirdiler. Genç Thunderın önünde uzun yıllar olduğunu da unutmamak gerek. Sıralamada 6. sıradalar ve iyi bir yerde playoffa girerlerse senenin süprizi olabilirler mayıs ayında.
Gelelim haftanın benim için MVP'sine. Haftanın MVP si müzmin sakat Carlos BOOZER. Utah'ın yükselişinde D-Will ile en sağlam performansı gösteren Boozer haftayı 6 maçta 23,5 sayı 13,8 ribaund 4 asist yaparak 31,8 efficiency ratingle kapadı. Utah'ı üst sıralara taşırken hala sakatlanmamış olması da bir başka kıyamet alameti olabilir. Aman nazar değmesin diyorum....