NBA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NBA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Şubat 2012 Salı

NBA Sezon Ortası

uzun zamandır değerlendirememiştim NBA'i. Aslında lokavt sonrası da pek tadı kalmıyor insanın ama yavaş yavaş oyuncular lige ısındıkça bende kendimi kaptırmaya, lokavtın etkilerini üzerimden atmaya başladım.Uzatmayalım, 30 maç barajına varıldı, işte görünüm;
Batı yakasında Thunder'ın liderliği devam ediyor, Geçen yılın genç takımı bu sene birbirine daha alışmış ve 1 yıl daha tecrübelenmiş oyuncularla yola başladı ve artık ligin lideri. 30 maçın 17 sini deplasmanda oynamalarına rağmen sadece 6 mağlubiyet aldılar ve , her maç aynı oyunu ortaya koyuyorlar. Bu nedenle şimdiden şampiyonluk adaylarımızın başına yazabiliriz, tek eksikleri hala biraz daha tecrübe. Batı'da son 7 maçını kazanan San Antonio'nun çıkışı ve Clippers'ın zirve takibi en önemli gelişmeler. Şampiyon Dallas'ın da playoff resmi içinde olacağını öngörmek zor değil ama diğer takımlar hakkında yorum yapmak imkansız gibi. Sadece RIP New Orleans diyerek Batıdaki playoff çekişmesini takip etmeye devam edeceğiz.
Doğuda ise Chicago lider. Onlarda 1 yıl daha tecrübelenmiş genç kadro ile sezona girdi ve Miami'nin 1 maç önündeler. Chicago ve Miami'nin bu noktada olması beni şaşırtamadığından hemen 3. sıraya inmem gerekiyor. Sixers = mükemmel savunma , kendine 3. sırada yer buldu ve beni bu sezon en çok etkileyen performansı ortaya koydu. Maç başına sadece 86,8 sayı yiyorlar ve tempoları da gayet yerinde. Orlando ve Boston'ın sezona kötü başlamasını normal kabul edip, New Jersey'in kendine ne zaman geleceğini düşünmekteyim. Mehmet Okur yine sakat :))) Ağlanacak haline gülme durumu. Çok yazık ediyor kendisine ve kariyerine, belki de zorlamamak gerekiyor. Senenin ilk yazısında Detroit'le dalga geçmiştim ne zaman kazanacaklar diye ama onlardan sonra öyle bir takım dalga geçilme moduna girdi ki inanılmaz; Bobcats 15 maçtır yeniliyor ve sadece 3 galibiyetteler, inanılır gibi değil.
Aşağıda istatistikleri de paylaşıp büyüksün KOBE diyerek bitirelim...


31 Aralık 2011 Cumartesi

NBA İlk Hafta

Yazılabilecek daha pek birşey yok ama yine de tarihe not düşmek istedim. Lebron'un çılgın attığı ama maç sonlarını Wade'in getirdiği Miami 4-0 ile girdi sezona. Howard takas makas derken iki maç üst üste 24 ribaund toplayıp ben daha ölmedim mesajı verdi. Clippers'a geçen Paul aynı hızda devam ediyor. Detroit ne zaman kazanacak sorusu, kafamda yanıtsız kalmaya daha uzun süre devam edecek gibi. Bizimkilerin ise keyfi yerinde; Hido sezona baya iyi girdi, Mehmet sakatlanmadan orta şekerli devam etmekte, Enes süresini arttırmaya başladı, Ersan ilk 5'e yerleşti diyebiliriz ve Zaza'ya Galatasaray çok yaramış o da formunda olanlardan.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Dallas Mavericks The Champions

Beklenen daha doğrusu benim beklediğim ( http://djanultras.blogspot.com/2011/05/bir-tarafta-son-yllarda-kurulmus-en.html adresinden bulabilirsiniz ) gibi geldi şampiyonluk. KİDD başkan ve BİG D üstlerine J.Terry namı diğer JET sosuyla alıp götürdüler kupayı. Başta hasta hasta oynayan üstüne Wade ve Lebron tarafından saygısızca dalga geçilen DİRK'e hem bu şampiyonluk hem de MVP ödülü sonuna kadar helal olsun. Her turda olduğu gibi finallerde de efsanevi oynadı, bugüne kadar kaldıramadığı tüm kupalar adına belki de hayatının ilk ve son kupasını kaldırdı. Sonra KİDD, o da Lakers' a toslamıştı 2000'lerin başında ve yüzük takamadan bıraksaydı kesinlikle içimde burukluk duyardım. Sağolsun gönüllere su serpti. Şampiyonluğun en çok yakıştığı liderlerden birisi oldu. Ve son olarak JET; sen nasıl bir adamsın, sen nasıl bir ALTINCI ADAM'sın kardeşim. 20 küsür sayı ortalaması ile bitirdi finalleri. 6. maçta 6. adamlığın ne olduğunu gösterdi ders verir gibi. Mark Cuban ve koç Carlisle'da bu takımın kurulmasında ve bu noktaya taşınmasında büyük pay sahibiler de NOWİTZKİ BÜYÜK OYUNCU HOCAM...

Ve sana da son bir laf LOSER. Seni bu lige geldiğinden beri hiç sevmedim sevemedim. İlk all-star maçında kimseye pas atmayıp en iyilerin de iyisi benim havan olsun, Hido'nun üstünden soktuğun son saniye üçlüğü olsun, Cleveland'ı satışın olsun hep bir antipati taşıdım sana. Finallerden önce yazdığım gibi yorgun geldin, sıçtın mavisini gördün. Ve tüm dünyaya o öksürük laubaliliğinle nasıl bir hıyar olduğunu tekrar gösterdin. LOSER'sın LOSER kal...

2 Haziran 2011 Perşembe

Güle Güle Sevgi Kelebeği




Yaş 39 olmuş. Vakit gelmiş. Son bir yüzük daha takar mıyım sorusuyla gidilen Boston'da havlu erken atılmış, dağılma sürecine girilmiş.Dün twitterdan yağtı açıklamayı. 18 yıllık NBA kariyerini bitirdi dev adam. Benim çocukluk, gençlik yıllarımın en dominant basketbolcusuydu. 2000'li yıllarda durdurmanın imkansız olduğu, NBA yönetiminin birileri onu durdursun diyerek oyun kurallarını değiştirdiği büyük (!) bir oyuncuydu.
http://www.nba.com/playerfile/shaquille_oneal/career_stats.html sayfasından kariyerine ulaşabilirsiniz ama elde ettiği başarılar bile insana kafayı yedirir. Almadığı kişisel ve takım başarısı yok gibi.
Shaq diyince aklıma 2 soru geldi hemen. 1.si mahallede basket oynarken herkes birini kendine idol seçer onun gibi davranır basket attığında falan o yıldızın adını söyler ya, ben kimsenin kendine SHAQ dediğini hatırlamıyorum :))) Herhalde kimse fiziksel açıdan kendini onunla aynı yere koyamıyordu. 2. si de Shaq' a yıllarca yapılan sert faullere hakemlerin göz yumuşu, tam tersine o birisine dokunduğu anda karşı tarafın 2-3 mt. öteye uçmasıyla çalınan garip düdükler. Kısacası oynadığı rakiplerle olan siklet farkı.
Artık bitti dedi ve herhalde show dünyasından teklifleri bekliyordur bu NBA 'in en eğlenceli devi.

31 Mayıs 2011 Salı

Finaller Başlasın Artık


Bir tarafta son yıllarda kurulmuş en sağlam kadrolardan birine sahip Miami, diğer yanda buraya kadar alnının akıyla gelmiş Dallas. Hangi tarafı tutacağımı tam olarak kestirememekle beraber JASON babanya olan hayranlığımın WADE'den biraz daha fazla olduğunu hatırlayarak maç saati Mavericks'li olmam büyük ihtimal. Dirk-Lebron kapışması, Chandler-Bosh pota altı savaşı, ve Dallas'ın yedek triosundan alacağı katkı hem bizleri ekrana kilitleyecek hem de şampiyonluğun anahtarı olacak etkenler.

Bu arada istatistiklere şöyle bir göz attım da Lebron finale gelene kadar bayaa yorulmuş 44 dk. ort sahada kalmış, gerçi biyonik bir silahtır kendisi ama yorgunluk olabileceğini düşünüyorum. Ayrıca Dallas'ta ortalama 39 dk. yı gören olmazken Miami'nin 3 silahşörüde 39 dk ve üstünde süre almışlar. Yani yorgunluk etkeni sadece Lebron'u değil takım halinde Miami'yi vurabilir hele hele finallerde hata şansı olmayan Spoeltera'nın bu 3'lüyü dinlendiririken 2 kez düşüneceği de öngörülürse Miami'nin işi zor olacaktır. Avantajları ise Lebron'un yüzük için çok istekli olması ve Wade'in şampiyonluk tecrübesi. Dallas'ın avantajları ise takımın rotasyonu çok iyi becermesi ve Dirk 'in tarih sayfalarına geçecek performansları ki bence performansı bu seride de devam edecektir.

Neyse fazla uzatmadan tahminimi de söyleyim;

Maçın başlamasına 16 saat var daha ve KİDD başkan beni benden aldı bile :)))

DALLAS: 4 - MİAMİ: 2

20 Kasım 2010 Cumartesi

NBA Sezon Açılışı ve 1. Hafta İzlenimleri

Geçen seneden kalan 7 maçlık serilerde yazma düşüncemi bu sene uygulamadan kaldırdım. Sene başında da öngörülerde bulunmak yerine hem batug.com'un hazırladığı hem de nba.com'daki season previewlara bakarak hazırlandım sadece. Araya bayramda girince iyice boşlayıp dur bakalım takımlar bi otursun hazırlık maçları bi bitsin de öyle yazayım dedim. İyiki de öyle yapmışım takımlar ve konferanslarda taşlar 12.-13. maçlar itibariyle oturmaya başladı hatta doğuda kafada şekillendi bile.

Doğuda madem taşlar iyice yerine oturdu oradan başlayalım yazımıza. Sezon başındaki transferleriyle Miami, oturmuş kadrosuyla Orlando, tecrübesiyle Boston ve kemik takım oyunuyla Atlanta ilk 4 için en büyük adaylardı. Miami 12 maç süresince aldığı 4 mağlubiyetle beni ve medyayı en çok yanıltan gibi görünsede aslında doğunun dikkat çeken takımı Lebron'suz Cleveland oldu. 5 galibiyet 6 mağlubiyetle başladılar ve playoff listesindeler şu anda, bence 82 maç sonunda da ya 7 ya 8. sıradan playofflara ayak basacaklardır. Tekrar doğunun 4 büyüğüne bakarsak; Boston, Orlando ve Atlanta beklenen performansı verip ilk 4 de yerlerini buldular, Aralarına ise Chicago karıştı. Boozer'ın sakatlanmasıyla nasıl bir yol izleyecekleri düşünlürken hiçte kötü olmayan bir performans sergileyip 7 galibiyetle başladılar sezona. Önceden de belirttiğim gibi taşlar oturdu bu konferansta, Washington,Charlotte, Toronto, Philadelphia, New Jersey ve Detroit playoff sıralamasının dışında kalacaktırlar sezon sonunda. Sezon daha erken süpriz olur mu derseniz hiç sanmıyorum. New York, Cleveland, Milwaukee ve İndiana ise 9. sırada kalıp sezonu erken kapamamak için çetin bir savaşa hazırlansalar iyi ederler daha şimdiden.

Geçelim batıya. Batıda da beklenen yada beklenene yakın performanslar sergiledi takımlar. Öncelikle belirtmeliyim ki süpriz yapacağını düşündüğüm Memphis'in son 5 maçta kaybedip sadece 4 galibiyette kalması benim sezon öncesi düşüncelerimde yanıldığım tek noktaydı. Bir de Los Angeles Clippers var ama orada Baron Davis ve Chris Kaman'ın sakatlıkları sonrası son İndiana maçında ilk 5'in en yaşlı oyuncusunun 22 yaşındaki Deandre Jordan olduğu düşünülürse pek de yadırgamamak gerek sadece 1 galibiyette kalmalarını. Birazda zirveye ve tabi ki New Orleans'a bakalım. Hornets bu sezona flaş gibi giren ve ligde en son yenilen takım olma apoletini taktı formasına. Hücumda CHRİS PAUL'un sazı eline aldığı ve geçen yılın sürüneni David West'in ona yardımcı olduğu Hornets işin savunma tarafında ise Trevor Ariza ve Okafor ile sonuca gitmeyi bildi sezon başında ve sadece tek mağlubiyet aldılar. O mağlubiyette 3 sayı farkla Dallas'a, yani anlaşılabilir bir sonuç. Zirvede tek değiller bu arada. San Antonio'da beklenenin dışında bir giriş yaptı sezona. Popovich'in allstar sonrası açılan San Antonio'su yerine kafadan zirveye tırmanan Spurs gördük bu sezon. Yaşlı kadro, başarıya doymuş kadro, kenardan yardım görmeyen kadro diyenler çoktur ama takımın başında Popovich kadrosunda Tim Duncan olunca bir oturup düşünmek gerek. Tek mağlubiyetleri New Orleans'dan bu arada. Orta sıralarda ise beklendiği gibi işler karışık. Oklahoma, Dallas, Portland, Utah, Golden State, Phoenix, Denver playoff sırası için sezon boyu birbirlerini yer dururlar. Sacramento, Memphis, Minnesota, Houston, Los Angeles Clippers ise havluyu erken atanlar. Erken pes edenlerden Sacramento'da Tyreeke Evans'ın yükselen performansına rağmen Houston ise Yao'suz dibi gördüler.

Çoğu kişi ee batı dedin LAKERS nerde hacı diyebilir. Onları ligin üstünde bir yere bu seneki şampiyonluk adayım yerine koydum. Bir takım coachundan masörüne bu kadar mı TAKIM ruhu içinde olur? Kişisel olarak Boston'ı daha çok sevmeme rağmen LAKERS'a şapkamı çıkarır ayakta alkışlarım. Bu sene de büyük ihtimal bir sakatlık bir gariplik olmazsa şampiyonluğa uzanacaklar. Doğuda Boston, Miami, Orlando birbirini yerken onlar playoffta olsa olsa San Antonio ile kapışacaklar ve finallerde de farklarını ortaya koyacaklar bence. Lakers'ın şampiyonluğu nasıl düşündüğünü ve istediğini görmek için Kobe'nin sakatlık sonrası aldığı dakikalara ve düşmeyen performansına bakmak yeterli, Gasol ise durdurulamaz gözüküyor. En zayıf yanları olan PG pozisyonunda ise rakipleri Miami'den çokça üstünler Boston'da ise Fisher Rondo'yu geçen seneki gibi yer.
Fazla uzatmadan haftanın oyuncusunu da yazayım bitireyim. Karşılarınızda Kobe Bryant efendim. Son 3 senedeki dakikalarına ve skor,asist, ribaund ortalamalarına bakın ve ne kadar büyük bir oyuncuyu izliyoruz görün.


10 Kasım 2010 Çarşamba

Indıana'dan Rekor Var

Bir çeyrekte tam 54 sayı yazı ile elli dört sayı. Ohaa diyorum. Tam kendi kendime basit hesapla acaba karşılarında 5 kişilik savunma olmasa sadece 12 dk. da 27 tane basket bulabilirler mi diye soruyordum ki öğrendim ki 3. çeyrekte ilk 20 şutlarının tümümü sokup 20/21 le oynamışlar bu çeyrekte. Ne diyim verecek tepkim pek kibar olmayabilir.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Wade-Bosh-Lebron


İlk adımı önce Wade'i yani takımın bayrak adamını kadroda tutarak attılar. Üstüne Chalmers dışında bütün kadroyu boşaltıp beklemeye geçtiler. Ne olur ne olmaz diyerek Amare-Boozer-Bosh arasından pota altını en genç ve en gelecek vaadeden Bosh ile doldurdular. Herkes KİNG JAMES New York yollarında diye beklerken, 'O' ne Boozer'lı Chicago ne de Amare'li New York'u seçti. Basın toplantısında şampiyonluklar kazanmak istediğini söyleyerek MİAMİ HEAT'in TRİOsuna katıldı. Hayırlı,uğurlu olsun. İlk 5'e bi de Mike Miller'ı takviye etmiş Miami büyük ihtimal finale oynayacak bu sene ve önümüzdeki yıllar. Bakalım KOBE THE GREAT in cevabı ne olacak???

22 Haziran 2010 Salı

NBA Finals

4-2 tahmin etmiştim ama işler biraz yokuşa giderken ve seride 3-2 Boston öndeyken sahneye yine KOBE çıktı. Hem seriyi 4-3le Lakersa kazandırdı hem de finallerin MVP'si oldu.

1 Haziran 2010 Salı

NBA Playoff Konferans Finalleri ve NBA FİNAL TAHMİNİM

Öncelikle şunu belirteyim ki senenin başından beri aylık yazılarımı takip edenlerin yüzünü kara çıkarmadığım için çok mutluyum.İlk yazıma bakıyorum da Boston-Lakers finalini o günlerden görebilmiş ve her yazımda takımlar ne kadar ağır darbeler alsalar da ( bir ara Cleveland ligi süpürecek gibi olmuştu ama balonları playoffta patladı) bu yılın finalinin iki takım arasında olacağının yüksek bir ihtimal olacağını dile getirmiştim. Bu açıdan finalin adının LAKERS-CELTİCS olması beni ayrıca mutlu etti.
Bu arada konferans finalleri seri sonuçları tahminlerimde de sadece birer maçla - Magic'e bir fazla,Suns'a bir eksik maç tahminim - hata yaparak 2 kazananı da bulmam ayrı bir övünç kaynağıdır adıma. :)))
Neyse kendimi çok övdüm. Açıkçasını söylemek gerekirse bu sene bütün takımlar 2010 yazındaki kontrat çılgınlığını beklediği için hazır kurulu olan ve yüzüğe aç, her zaman kazanmak için sahaya çıkacak 2 takımın final oynayacağını beklemek kahinlik sayılmaz.
Gelelim sahada neler olduğuna. Batı finalindeki iki ekipte çok formda ve inanarak gelmişti buraya kadar. Her ne kadar Sunsda Nash'in vücudunun çeşitli yerlerindeki kırıklar çıkıklar moralleri bozsa da hızlı basketbol onları finale götürebilirdi. Ama işte o hızlı hücum sevdası iplerini çeken neden oldu. İlk iki maçta Staplesın atmosferine ayak uyduramadan 124 ve 128 sayı yediler.Seri Phoneixe dönünce şanslar biraz eşitlendi, savunma az çok yerine oturunca seri 2-2 ye geldi ama sonrasında KOBE çok acımasızdı. Seri boyunca gösterdiği insan üstü performansa devam edince ( 33.7 sayı 7.2 ribaund 8.3 asist) çok çekişmeli maçlara sahne olan seri 4-2 ile Lakersın oldu.
Doğuda ise işler daha kolay oldu diyebiliriz. En azından benim beklediğimden daha çekişmesiz bir eşleşmeyle karşılaştım. Her ne kadar ilk iki maçta skor yakın bitse de maçın kontrolü hep Celticsdeydi. 3. maçtaki havlu atış sonrası herkes seri süpürülür diye bekliyordu ama Magicin toparlanması ve daha da çok Celticsin seriyi bırakması ile skor 3-2 ye geldi. Geldiğiyle de kaldı. Rondonun performans düşüşü bile etkilemedi Celticsi. Buraya kadar hakederek geldiklerini de gösterdiler. Önce şampiyonluğun en büyük adayı Cavaliers sonra playoffların süpürücüsü Magic.
Artık LAKERS-CELTİCS finaliyle başbaşayız. Gönül ister ki 2 yıl önce olduğu gibi Murat Kosova Kaan Kural ikilisi bize ABD'de yayın yapsın daha bir yakından takip edelim. Olmazsa da canları sağolsun zaten bu final insanı kendine çekmeyecek de ne çekecek...
Tahminime gelince;
LAKERS 4 - CELTİCS 2

14 Mayıs 2010 Cuma

NBA Playoff 2. Turu

1.turun sonunda yaptığım tahminlere baktım da 4 de 3 gibi güzel bir oran yakalamışım bu sefer de. Hele hele 4 de 4 ü dün gece kaybederek seriyi 4-2 Celtics'e veren Cleveland serisi ile es geçince içimde burkulmuyor değil.

Her neyse batı konferansı ile başlayayım. İki seride de beklentilerimin çok çok üstünde 2 takım, Phoenix ve Lakers, ve de beklentilerimin çok altında iki takım, San Antonio ve Utah, olunca seriler hiç uzamadan 4-0 a gitti. Aslına bakarsak maç içi çekişmeler vardı 8 maçta da ama maç sonu olsun seri devamlılığı olsun hep Phoenix ve Lakers'daydı. Benim tahminlerim gibi 4-2, 4-3 de bitebilirdi seriler ama kısa ve acısız bitirmesini bildiler. Phoenix - San Antonio serisi ortalama 9 sayı farkla, Lakers - Utah serisi ise ortalama 7,5 sayı farkla bitti. Lakers seriyi 3. maçta koparırken 111-110 luk galibiyet onların seriyi erken kapayıp dinlenme şansı elde etmesini sağladı. Nash'in liderliğindeki Suns ise her maçta kafa kafaya giden ve gerçek bir playoff resitali izlediğimiz seride Tony Parker'ın topallaması sonucu seriyi erken bitirdi. Tek gözlü NASH maçları alıp götürürken Parker'ın ne yaptığını bilmez oyunu Spursun ipini çekti, hem de çok erken 4-0.

Doğu konferansına geçelim. 4-3 lük Bucks serisinden çok yorgun dönen Atlanta'Yı karşısında bulan Orlando Magic batı konferansına uyum sağlamak amacıyla serisini kısa kesti. Batıdan tek farkı, kısa keserken ezerek geçmesi oldu. Hawks hiçbir maçta Magic'e karşı koyamazken seri ortalama 25 sayı farkla bitti. İlk maçtaki 43 sayılık ve 3. maçtaki 30 sayılık farklar serinin kısa özeti gibiydi. Bucks'ı eledik bu sezonluk bizden bu kadar diyen Hawks oyuncularına liderlik yapması beklenen Joe Johnson'ın vasatı aşamayan oyunu yedikleri darbenin ağırlaşmasının ana nedeni oldu. Howard-Lewis-Carter-Nelson 4lüsü bakalım konferans finalinde Boston'a dur diyebilecek mi? Boston demişken heralde 4-2 lik Cleveland serisinde daha çok her medya kuruluşunda olduğu gibi Lebron'u konuşmak daha doğru olur. Fakat benim yerimden değil. ABD 'ye binlerce kilometre uzakta Lebron'un kişisel olarak neler yaşadığını bilmeyen ve şu an için bilme imkanı olmayan benim için önemli olan ve görebildiğim Boston'ın takım olarak seri boyunca Lebron'a yaptığı savunma. Tamam belki Lebron son maçta 9 top kaybıyla oynamış ve seriyi 4,5 top kaybı ortalaması ile bitirmiş olabilir ama karşısındaki savunmanın bunda hiç mi payı yoktur? Bence var. Ve işte o savunma, Rondo'nun kenidini ispat çabaları ( tabi karşısında Mo Williams gibi ispata açık biri olması etkilidir) ile birleşip sonuç verince kimsenin beklemediği ama benim sene başından beri söylediğim sağlıklı Garnett'la Boston final oynar savım şu an için hala geçerli oldu.
Artık sadece 2 seri kaldığı için ayrı bir post açmayacağım ve konferans finalleri için tahminlerimi de buraya yazacağım;
Lakers: 4 -Suns: 1
Magic: 3 - Celtics: 4

2 Mayıs 2010 Pazar

Nba 2010 Normal Sezon Ödülleri

MVP; Lebron James - Cleveland Cavaliers
Coach of the year; Scott Brooks- Oklahoma City Thunder
Defensive player of the year; Dwight Howard - Orlando Magic
Rookie of the year; Tyreke Evans - Sacramento Kings
6th man of the year; Jamal Crawford - Atlanta Hawks
Most ımproved player; Aaron Brooks - Houston Rockets

NBA Playoff 2. Turu Tahminlerim

Los Angeles Lakers 4 - Utah Jazz 2
Phoenix Suns 4 - San Antonio Spurs 3
Cleveland Cavaliers 4 - Boston Celtics 2
Orlando Magic 4 - Atlanta Hawks 1

NBA Playoff 1. Turu

1.tur bugün Atlanta-Milwaukee 7. maçıyla son buluyor. Hatta dün gece 2.tur başladı.
Şimdi 1.tura kısa bir göz atalım;
Öncelikle batı konferansında süpriz performanslar ve sonuçlar ortaya çıktığını söylemem gerek. Başlı başına 4 serininde 4-2 ile sonuçlanması bayaa küçük bir ihtimal (1 bölü 4 üzeri 4 olması gerek :)))) herneyse lider Lakers 8. Thunder'a karşı Gasol'le sonuca gitti. 6. maçtaki son saniye basketi gelmese büyük strese girebilirlerdi ama sahneye sakallı İspanyol çıktı serinin 4-2 kazasız belasız bitmesini sağladı.


İkinci süpriz; sezonun son maçl sakatlanan Brandon Roy'un serinin 4. maçında Phoenix'e kafa tutarcasına geri dönüşüydü.Her ne kadar takımı o maç için havaya sokup durumu 2-2 ye getirmeyi başarsalar da, o gazın devamı gelmedi ve Nash'in askerleri mi desem sadece Nash mi desem bilemedim aynı tarifeyi Portland'a uyguladı 4-2.
Gelelim batının 2 sıralama süprizine. 1. Lakers 8. Oklahomay'ı; 3. Phoenix de 6. Portland!ı eledi tamam ama Dallas ve Denver o kadar şanslı değildi. Çünkü karşılarında 2 kurt coach vardı.
Popovich'in SA. Spursu Dallas'ı hiç kimsenin beklemediği bir hezimete uğrattı. Ginobili-Duncan-Parker ve takım oyunu Dallas'ı hayata küstürdü. Nowitzki'yle karşı koymaya çalışsalar da Popovich'in kurduğu Parker'ın 6. adamlığı taktiği onların ipini çeken oldu. Seri çok uzamadan 4-2 Spurs'a geldi.
Denver-Utah tarafında ise ilk maçta sakatlanan Mehmet'in yokluğu Denver adına bir artı olarak gözüküyor ve Utah'ın ligin sonundaki formsuzluğu ibreyi Nuggets'a çeviriyordu. Ama hiçte beklendiği gibi olmadı. Sanki o sakatlık takımı motive etti ve daha hırslı daha bir takım havasında oynadı Utah. Eee tabi bu takım havasının oluşmasında ve maçların kazanılmasında Deron Williams'ın etkisi çok büyüktü. Müzmin sakat Boozer'ın ona yaptığı yardım yataklık ve pota altı etkinliğini her saniye elinde tutuşu- pota altı demişken Milsap'ı de unutmamak gerek muazzamdı o da- Jazz'ın kapıyı rahat açmasını ve 2.tura 4-2 ile girmesini sağladı.

Geçelim doğuya. Doğuda hiçbir süpriz çıkmadı. Seribaşı diyebileceğimiz 1.2.3. ve 4. takımlar tur atlamayı bildiler.
Cleveland Derrick Rose'a 1 maç verse de Bulls'u Lebron'un çılgın istatistikler yaptığı maçlar sonucu 4-1 ve rahat geçti.
Orlando'da aynı rahatlıkla ilk kez playoff oynayan Bobcats'i 4-0'lık skorla eledi ve ligin son bir ayından kalan formundan hiç birşey kaybetmediğini dosta düşmana-Atlanta- göstermiş oldu.
Celtics de bu kervana katıldı. Ligin başından bugüne eğer büyük sakatlık olmazsa final yaparlar dememi boşa çıkarmayan iyi bir performansla girdiler playoffa. Wade'e bir maç kaptırmış olsalar da 2. tura fazla beklemeden kavuştular.4-1
Son olarak Atlanta şu an son dakikaları oynanan serinin 7. maçında Bucks'a güle güle diyor galiba - evde elektrik kesik net yok son 11 dk.'ya 15 sayı önde girmişlerdi - Seriyi bu kadar uzatan Jennings ve Ersan'ın performansıdır bana kalırsa tabi bir de Atlanta'nın deplasman fobisi. Seriyi evlerindeki 4 maçı kazanıp 4-3 bitiriyorlar.

16 Nisan 2010 Cuma

NBA Playoff 1. Turu Tahminlerim


Lakers 4 Oklahoma City 1
Dallas 4 San Antonio 2
Phoenix 4 Portland 1
Denver 3 Utah 4

Cleveland 4 Chicago 0
Orlando 4 Charlotte 1
Atlanta 4 Milwaukee 3
Boston 4 Miami 3

Nba'de 10. Hafta




17 marttan beri yazı yazamadım Nba ile ilgili. Sezon ha bitti ha bitcek diyerekten boşladım yazma işini, bitsin de öyle bir yorum yaparız demiştim ve sonunda normal sezon dün bitti.
Sezonun son ayına damga vuran tek olay Torontonun başladığı düşüşü devam ettirerek sürdürmesi ve sezonun büyük kısmını 5. sırada götürdükten sonra playoff yarışının dışında kalması oldu. Hidayetin takımdaki huzursuzlukları ve Bosh un sakatlığı sonrası zaten bu sonuç beklenir olmuştu. Sezon başında playoff a kalması başarı olur denilen takımın büyük bölüm 5. götürmesi süprizmiş meğer. Chicagonun son 1 ayda bıkmadan usanmadan yaptığı takip de 79. maçlar da meyvesini verdi ve rakibi Torontoyu kendi evinde yenerek 8. sıradan playoff a ulaşmış oldu.
Son 1 aya damgasını vuran bu olay dışında da herşey beklendiği gibi sessiz sakin geçti. New Jerseyin 9 maç rekoruna takılmaması ve 12 galibiyete ulaşması da beklenen bir başarı öyküsüydü.
Batıda da doğuda da playoff yapan süpriz takım yok diyebiliriz. Sıralamalarda beklentilere cevap veren şekilde oldu. Bu son aya damga vuran ORLANDO ve PHOENİX playofflara en formda giren takımlar görüntüsünde fakat karşılarında KOBE ve LEBRON faktörleri hazır şekilde bekliyor olacak.
Son olarak sayı kralı Durant'a bu ayın oyuncusu ödülümü vermeyi uygun görüyorum. Son 10 maçında 40,7 dk. ortalama sahada kalarak 34 sayı 8,1 ribaund 3ü4 asist 2 top çalma 1,5 blok ile 34,2 efficiency ratinge ulaştı. Bu hayvansi performans sayesinde takımı Oklahoma City i 8. sıradan playoffa sokmaya başaran KEVİN DURANT e playoff da da Lakers karşısında başarılar diler ileri ki sezonlarda aynen devam etmesini isteyebiliriz.

17 Mart 2010 Çarşamba

Nba'de 9. Hafta


NBA'e değinmeyeli 16 gün olmuş. Açıkçası bu aralar boşladım takip etmeyi. Bahar geldi diyemi yoksa yoğun futbol gündemimizden dolayımı bilemiyorum ama pazar geceki Boston-Cleveland maçına bile bakasım gelmedi pek. Bi TELEGOL bi NTVSPOR şeklinde geçirdim pazar gecesini, telegolü kaçırmayarak iyi yapdığımı söylemeden de edemicem.

Gel gelelim bu kadar boşlamamın asıl sebebine. Konferanslarda az çok belli olan playyoff takımları benimde iştahımı kapadı ve biraz geri çekilip playoffları bekleme kararı aldım. Doğu ve batıda playoff çekişmesi için heralde bundan sonra Toronto playoff yapar mı yoksa sırasını Chicagoya satar mı sorusu sorulacak kalan 12 maçta. Son 5 maçta sahadan mağlup ayrılan ve son 10 maçın sadece 1ini kazanabilen Toronto için fazla söyleyecek söz bulamıyorum. Hidonun sakatlığı falan dedik başta dönünce düzelirler diye bekledik ama meğer takım sene başındaki savunma yapmadıkları günleri hatırlamış ve o günleri yad edelim diye karar almış. Eee tabi kararı aldın mı sahada da uygulayacaksın, uygulamışlar da; son 10 maçta potalarında ort. 112,7 sayı gördüler. Maşallah maşallah Allah arttırsın demekten başka çıkar yolumuz yok bizim. Zaten önemli olan da son düzlükte onların kendilerine bir çıkar yol bulup SAVUNMA yaptıkları günleri hatırlamaları gerekiyor benim kanımca. Doğuya ait diğer bir soruda NEW JERSEY 9 maç kazanır mı? 7 galibiyet 60 mağlubiyetleri var ve takımların playoff düzeni almaya başlayacağı bu devrede ekstrada 1-2 galibiyet çıkaracaklar gibi. Zaten çıkaramazlarsa bu kara lekeye daha fazla dayanamayıp yıllardır askıda duran takımın taşınması gündeme gelebilir belki de güzel günlerin başlangıcı olur...

Batıda ise 8. sıradaki Portland Memphisle arasını 4,5 maça çıkardı ve rahat nefes aldı. Bu dakikadan sonra ne Memphis ne Houston ne de New Orleans onları yakalar diye düşünüyorum ama yine belirtiyim MİLWAUKEE DOĞUDA 5. SIRADA . Sussam mı bilemedim; daha 1 ay önce playoff yaparlarsa MUCİZE olur dediğim Milwaukee doğuda 5. liğe kuruldu hem de ne kurulma, yerlerini zor kaptırırlar. Batıdan doğuya geri atladım ama Milwaukeenin savunmasına bir iki kelime karalamak gerek. Son 10 maçta yanlızca 1 yenilgi aldılar ve rakiplerini %41,8 şut %29,8 üçlük ve sadece 16,9 asist gibi manyak rakamlarda tutarak bunu başardılar. İşte SAVUNMAnın NBA deki gücü. Sert olan kazanır kısacası. Neyse batıya geri döndüğümüzde karşımıza Lakers,Denver,Dallas,Utah,Oklahoma City,Phoenix,San Antoiono ve Portland sıralamasıyla karşılaşıyoruz. Bu takımlardan hangisi hangisiyle eşleşirse eşleşsin süper playoff maçları izleyeceğimiz garanti. Ne kadar gönlümde Phoenix-Dallas batı finali olsa da Lakersın hala en büyük favori olduğunu unutmamalıyız.

Son olarak haftanın en etkili performasını ortaya koyan oyuncuya bakalım. Bu hafta bana göre Lebron James yine hayvani performanslarından birine imza attı ve yine ve yeniden bu ünvanı hak etti. Takımı 5 de 5 yaparken o 29,6 sayı 9,2 ribaund 9,8 asist 2 top çalma 2 blok gibi hayatımda görmediğim bundan sonra görürsem de bir LEBRON vardı onun böyle performansları vardı diyeceğim bir oyun ortaya koydu. Burada dikkat edilmesi gereken sayı ya da asistleri değil bence. Ortalama 2 top çalıp 2 blok yapması onun ne kadar değerli, çok yönlü ve VAZGEÇİLMEZ olduğunu kanıtlıyor...