20 Kasım 2010 Cumartesi

NBA Sezon Açılışı ve 1. Hafta İzlenimleri

Geçen seneden kalan 7 maçlık serilerde yazma düşüncemi bu sene uygulamadan kaldırdım. Sene başında da öngörülerde bulunmak yerine hem batug.com'un hazırladığı hem de nba.com'daki season previewlara bakarak hazırlandım sadece. Araya bayramda girince iyice boşlayıp dur bakalım takımlar bi otursun hazırlık maçları bi bitsin de öyle yazayım dedim. İyiki de öyle yapmışım takımlar ve konferanslarda taşlar 12.-13. maçlar itibariyle oturmaya başladı hatta doğuda kafada şekillendi bile.

Doğuda madem taşlar iyice yerine oturdu oradan başlayalım yazımıza. Sezon başındaki transferleriyle Miami, oturmuş kadrosuyla Orlando, tecrübesiyle Boston ve kemik takım oyunuyla Atlanta ilk 4 için en büyük adaylardı. Miami 12 maç süresince aldığı 4 mağlubiyetle beni ve medyayı en çok yanıltan gibi görünsede aslında doğunun dikkat çeken takımı Lebron'suz Cleveland oldu. 5 galibiyet 6 mağlubiyetle başladılar ve playoff listesindeler şu anda, bence 82 maç sonunda da ya 7 ya 8. sıradan playofflara ayak basacaklardır. Tekrar doğunun 4 büyüğüne bakarsak; Boston, Orlando ve Atlanta beklenen performansı verip ilk 4 de yerlerini buldular, Aralarına ise Chicago karıştı. Boozer'ın sakatlanmasıyla nasıl bir yol izleyecekleri düşünlürken hiçte kötü olmayan bir performans sergileyip 7 galibiyetle başladılar sezona. Önceden de belirttiğim gibi taşlar oturdu bu konferansta, Washington,Charlotte, Toronto, Philadelphia, New Jersey ve Detroit playoff sıralamasının dışında kalacaktırlar sezon sonunda. Sezon daha erken süpriz olur mu derseniz hiç sanmıyorum. New York, Cleveland, Milwaukee ve İndiana ise 9. sırada kalıp sezonu erken kapamamak için çetin bir savaşa hazırlansalar iyi ederler daha şimdiden.

Geçelim batıya. Batıda da beklenen yada beklenene yakın performanslar sergiledi takımlar. Öncelikle belirtmeliyim ki süpriz yapacağını düşündüğüm Memphis'in son 5 maçta kaybedip sadece 4 galibiyette kalması benim sezon öncesi düşüncelerimde yanıldığım tek noktaydı. Bir de Los Angeles Clippers var ama orada Baron Davis ve Chris Kaman'ın sakatlıkları sonrası son İndiana maçında ilk 5'in en yaşlı oyuncusunun 22 yaşındaki Deandre Jordan olduğu düşünülürse pek de yadırgamamak gerek sadece 1 galibiyette kalmalarını. Birazda zirveye ve tabi ki New Orleans'a bakalım. Hornets bu sezona flaş gibi giren ve ligde en son yenilen takım olma apoletini taktı formasına. Hücumda CHRİS PAUL'un sazı eline aldığı ve geçen yılın sürüneni David West'in ona yardımcı olduğu Hornets işin savunma tarafında ise Trevor Ariza ve Okafor ile sonuca gitmeyi bildi sezon başında ve sadece tek mağlubiyet aldılar. O mağlubiyette 3 sayı farkla Dallas'a, yani anlaşılabilir bir sonuç. Zirvede tek değiller bu arada. San Antonio'da beklenenin dışında bir giriş yaptı sezona. Popovich'in allstar sonrası açılan San Antonio'su yerine kafadan zirveye tırmanan Spurs gördük bu sezon. Yaşlı kadro, başarıya doymuş kadro, kenardan yardım görmeyen kadro diyenler çoktur ama takımın başında Popovich kadrosunda Tim Duncan olunca bir oturup düşünmek gerek. Tek mağlubiyetleri New Orleans'dan bu arada. Orta sıralarda ise beklendiği gibi işler karışık. Oklahoma, Dallas, Portland, Utah, Golden State, Phoenix, Denver playoff sırası için sezon boyu birbirlerini yer dururlar. Sacramento, Memphis, Minnesota, Houston, Los Angeles Clippers ise havluyu erken atanlar. Erken pes edenlerden Sacramento'da Tyreeke Evans'ın yükselen performansına rağmen Houston ise Yao'suz dibi gördüler.

Çoğu kişi ee batı dedin LAKERS nerde hacı diyebilir. Onları ligin üstünde bir yere bu seneki şampiyonluk adayım yerine koydum. Bir takım coachundan masörüne bu kadar mı TAKIM ruhu içinde olur? Kişisel olarak Boston'ı daha çok sevmeme rağmen LAKERS'a şapkamı çıkarır ayakta alkışlarım. Bu sene de büyük ihtimal bir sakatlık bir gariplik olmazsa şampiyonluğa uzanacaklar. Doğuda Boston, Miami, Orlando birbirini yerken onlar playoffta olsa olsa San Antonio ile kapışacaklar ve finallerde de farklarını ortaya koyacaklar bence. Lakers'ın şampiyonluğu nasıl düşündüğünü ve istediğini görmek için Kobe'nin sakatlık sonrası aldığı dakikalara ve düşmeyen performansına bakmak yeterli, Gasol ise durdurulamaz gözüküyor. En zayıf yanları olan PG pozisyonunda ise rakipleri Miami'den çokça üstünler Boston'da ise Fisher Rondo'yu geçen seneki gibi yer.
Fazla uzatmadan haftanın oyuncusunu da yazayım bitireyim. Karşılarınızda Kobe Bryant efendim. Son 3 senedeki dakikalarına ve skor,asist, ribaund ortalamalarına bakın ve ne kadar büyük bir oyuncuyu izliyoruz görün.


Hiç yorum yok: