1 haftadır bu yazıyı yazmak için bekliyordum. Havanın biraz sakinleşmesi, Bursa takımı ve şehrinin daha da önemlisi 'Bizansın' bu şampiyonluğu içine iyice sindirmesi için biraz zaman gerekiyordu.
Bursa nasıl şampiyon oldu? sorusu ve bu soruya verilecek cevaplar da aklımda arı gibi vızıldayarak dolaştı 1 hafta boyu. Ntvsporun Bursaspor'un şampiyonluk klibinde de söylediği gibi kadronun kemikleşmiş 11'ine baktığımızda ve hikayeye buradan başladığımızda 'bu hikaye olsa olsa bir BAŞARISIZLIK öyküsü olurdu' .
Ama herkesin de gördüğü gibi sene başında ilk 5 hedefiyle yola çıkan bir takımın şampiyonluğa ulaşması için illa da 100'er milyon dolarlara yada Avrupa'da herkese kendinden söz ettiren onlarca oyuncuya ihtiyacı yokmuş. Bu noktada ayrıca bir parantez açmak istiyorum. Son senelerde hem bizim ligimizde hem de Avrupadaki diğer liglerde gördüğüm birşey var. Bu da şampiyonların, kupalarını son 10-15 maçlık serilerde elde ettiği. Geçen sene Almanya'da Wolfsburg ve bizde Beşiktaş , bu sene Fransa'da Marsilya, İsviçre'de Basel ilk anda aklıma gelen örnekler. Yani ligin genelinde süreklilik arz ederek başarıya ulaşan İnter,Barcelona ve Chelsea'yi bu örneklerin dışında tutarak söylemek gerekirse bizim ligimiz gibi bir takımın tamamen ağırlığını koymadığı, ligi hegomonyasına almadığı liglerde şampiyonluk için son 15 maça sağlam fizik güç, iyi bir konsantrasyon ve birazda arkanıza alınacak bir rüzgarla şampiyonluğa ulaşmak hiçte imkansız değil. Bursasporun da bu rüzgarı arkasına baya sağlam aldığı ligin ilk devresinde 3. sıradayken lig sonunda şampiyonluğa ulaştığını hatırlatmak isterim.
Gelelim şu başarısızlık öykülerinden bir ŞAMPİYON yaratılması olayına. 36 lık İvankov, BJK'nin yolladığı A.Tandoğan ,Tuna, Zapo ;GS'den Ömer; TS 'den Hüseyin; Juve'nin eski firarisi piskolojik tedavi gören Ergiç'i; transferi yılan hikayesine dönüp takıma 2-3 hafta sonra katılmak zorunda kalan Battala; ligin ortasında takımı bırakıp kaçan Kore'li Sinj şu an aklıma gelenler. Bu kadar sorunlu bir kadroda 23-25 kişilik kadronun tamamında daha ne arızalar vardır siz düşünün. Tabi bir de buna BJK'den takımı savunma oynatıyor, bu kadroyu kaldıracak adam değil, bıdı bıdı vıdı vıdı diye yollanan ERTUĞRUL SAĞLAM'ı da ekleyince hikaye tamamlanıyor.
İşte bu sıkıntılı!!! kadro ve teknik ekiple yola çıkıyor Bursaspor, belki 5. hafta sonunda 2-3 galibiyet alamasalar onlarında sonu çoğu Türk teknik adamın olduğu gibi istifa yada görevden alma ile gelecek. Fakat işte BURSA'da işler daha farklı, çünkü bu kadroya inanmış ve gerçekten başarının DEVAMLILIK ile geleceğini bilen bir yönetim ve taraftar kitlesi var. Açıkçası yönetim ne kadar teknik kadronun arkasında durursa taraftarda o kadar duruyor Türkiye'de. Ama ne zaman yönetim kendi getirdiği hocayı taraftarına şirin görünmek için satıyor işte orada film başa dönüyor yeniden. Bu DEVAMLILIK konusunda hem Bursayı hem de diğer Anadolu temsilcisi ve bence Bursadan sonra şampiyonluğun sonraki Anadolu adayı ESKİŞEHİRSPOR'u tebrik etmek gerekiyor.
Başkanın ve taraftarın desteğini arkasında gören Ertuğrul Sağlam'ın Bursaspor'da başardıklarına gelince bu öykü bambaşka bir hal alıyor. Dün Ntvsporda izlediklerim ve Ertuğrul hocanın söyledikleri beni etkisi altına aldı tamamen. O yüzden yazıyı gece değil sabaha bıraktım. Hocanın söyledikleri kısacası şuydu; ' Biz bir takım olduk ve ben bunu oluştururken çok zorlandım ama benim kadar emeği olan çok dirayetli bir oyuncu kadromuz vardı' . Ertuğrul Sağlam bunları anlatırken tesislerde yaşanan bir kaç olayı da açıkladı. Tuna'nın konuşmaları, milli takıma seçilen oyuncuların takım arkadaşlarını alkışlamaları falan hoş anektotlar şampiyon kadro adına.
Birazda olayın sahaya yansıyan yüzüne bakalım. Bir Anadolu takımının 75 puan almasının yanı sıra ligin en fazla gol atan takımı olup en az gol yiyen (1 gol farkla) 2.takımı olması ki Ertuğrul Sağlam'ın savunma futbolu oynattığına dair eleştirilere bir kapak niteliğindedir. 3-2 ile kazanılan İnönü ve Kadıköy deplasmanları ile sahasında kaybettiği sadece 8 puan açtı Bursanın şampiyonluk yolunu. O yola çıktıktan sonra da son 7 maçta sahasında puan dahi kaybetmeyince zaten zirveden kopmadılar. Dedim ya son 15 hafta diye işte orada durmayı bilmekti önemli olan. Bunu da başarınca bize son yıllardaki en zevkli son haftayı yaşattılar.
Bu arada başka bir şampiyonluğu daha olması gerek Bursaspor'un o da TURKCELL FAIR PLAY LIGI şampiyonluğu. Her ne kadar internette son haftaya dair bir puan tablosuna ulaşamasamda son haftaya kafa kafaya girdiği Gençlerbirliği'ni geçip ligin en FAIR takımı olmaya da hak kazandı Bursaspor. Bu da bana göre en az Bursaspo'run şampiyonluğu kadar önemli bir başarıdır. (2. olsalar bile) Bu demektir ki ne o eski olay çıkaran taraftar kitlesi kalmış ne de takım şampiyonluğa giderken çok katı, sert savunmaya yönelik bir futbol oynamış. Bir alkışta bu nedenle geliyor Bursa'ya, tabii Turkcell'in vereceği 500.000 dolar ödülle beraber.
Şampiyon olamasalardı bunları yine burada konuşur muydum? Kesinlikle evet konuşurdum diyorum. Çünkü zaten biraz megaloman biraz kendini birşey sanır tavırla şunu söyleyebilirim ki BURSASPOR'UN ŞAMPİYONLUĞUNDA BLOGLARIN VE BLOGGERLARIN KATKISI BÜYÜKTÜR. Eğer Türk futbolu bir atılım içinde olacaksa ve şu anda Anadolu futbolu ile bu şahlanışı gösteriyorsa bunun en büyük destekçisi bizleriz. Daha 3 yıl önce maçlarını deplasmanda bile 15000 kişinin izlediği Eskişehirsporu internetten takip edebilmenin imkanı yoktu. Ne o takımların böyle bir vizyonu ne de altyapısı vardı. Ama son 3 senedir herşey değişmeye başladı Türk futbolunda. Benim gibi, tuttuğu takımı açıklamaktan korkmadan SADECE GÜZEL FUTBOLU DESTEKLEYEN arkadaşlar ve ağabeylerimizle bir yola çıkmışız farkında olmadan. Yavaş yavaş farkediyorum hepsi yalanmış ; derler ya 'İstanbul medyası Anadoludan şampiyon çıkarmaz, gazeteleri az reklam alır, satışı düşer, Tvler batar' . İşte biz bununla uyutulmuşuz yıllardır. O medyası olmayan takımların adına yazmışız onlarca destekleyici yazıyı, ne bir reklam ne bir satış hesabı yapmadan, sadece hakkedenin güzel oynayanın kazanmasını dileyerek. Sonuçta da mutlu olduk tabii hakedenin kazanmasıyla. Belki bunu yürekten desteklemesem şu an sadece GS'ın 3. lüğüyle üzülecektim gereksiz yere. Ama işte DEVAMLILIK dedik ya Bursa için ESES için. Aynısını Gençlerbirliği,GS , BJK ve Trabzon için de diliyorum şimdi,gelecek sezonların son haftalarını böyle mutlu geçirebilmek adına.
Neyse konu dağılmadan toplayıp Bursayla bitirelim. Başta yönetimi devamında futbolun hertürlü kurnazlığını,tekniğini,fiziğini ve matematiğini en az Mourinho kadar bildiğine inandığım ERTUĞRUL SAĞLAM önlerinde olmak üzere tüm teknik ekibi ve bu üst yapının altında gerçek alın terini önce tesislerde antrenmanda sonra sahada akıtan oyuncu kadrosunu ve tabi ki her maç acaba bu sefer ne yapıyorlar sorusunu aklıma getiren BURSASPOR TARAFTARINI yürekten tebrik ederim. Bu sevinç dönemini fazla uzatmadan ilk olarak statlarını yenileyerek Bursa seyircisine Şampiyonlar Ligi maçlarını Bursa'da izletecek çalışmaları yapmalarını öneririm. Çünkü son günlerde İnönü'de oynama geyiği heryeri sardı ve benim canımı hayli sıktı. Diğer taraftan da Avrupa'nın en büyük kupası için mücadele ederken bunun Turkcell Süper Ligine benzemediğinin farkına vararak ona göre bir kadro yapılanmasına gidilmesi olacaktır Bursanın yapması gereken. Zapo, İglesias ve Kirita'dan istenilen verimi alamayan Ertuğrul Hoca'da herhalde transfer çalışmalarına bir an önce yönelmiştir. Benim gördüğüm kadarıyla takviyesi yapılacak stoper, sol bek, defansa yönelik orta saha, ve forvet de Makakula tarzı top tutabilen yabancı oyuncu takviyeleriyle (4 tane zaten kadroda Ivankov,Ergiç ve Batalla var etti 7) kadro elle tutulur bir hal alabilir. Bu transferlerden en önemlisi tabi ki savunmaya yönelik oyun bilgisi yüksek ve oyun kurabilen bir orta saha tercihi olacaktır ki geçen sene Marsilya'dan Mbia yı gündeme alan yönetimin çıtayı daha da yükseğe çekmesi gerektiği açıktır. Diğer taraftan takımın içiçndeki MUHAMMET DEMİR, Eren Albayrak,İsmail Odabaşı gibi 19 yaş grubu gençlerin gelecek sezon daha fazla süreler almasıyla bu kadro hem lig hem Avrupa'da hedefe gidecek bir takımın oluşumu için yeterli olacaktır. Dikkat edilmesi gereken ise geçen sene Sivasın yaptığı hataya düşmeden ve çok fazla hayalperest olmadan bu sene yakalanan ve şampiyonluğu getiren TAKIM bilincini bozmayacak oyuncuların kadroya takviyesi. İlk bakışta aklıma gelen bu önerilerin yapılması Bursaspor'u ileriye taşıyacak önemli hamleler olacaktır.
Bir GS taraftarı bir futbolsever, bir tribün sever olarak Bursaspor'u ve ERTUĞRUL SAĞLAM'ı baş koydukları bu yolda bugüne kadar yakaladıkları başarı için tebrik eder, Avrupa yolunda bol bol başarılar, göğsümüzü kabartacak haberlerle dolu bir sene dilerim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder