30 Eylül 2010 Perşembe

Şampiyonlar Ligi 2. Hafta

Süper Toto Süper Lig, Avrupa ligleri ve sıra Avrupanın en büyük futbol sahnesine geldi. Bakalım ilk 2 hafta sonunda benim aklımda neler kalmış. Öncelikle 2 haftada oynanan toplam 32 maçın skorlarına bir göz atalım.




Evet kısa bir hatırlatma ile benim dikkatimi çeken sonuçlara bakacak olursak, ilk olarak 3 takımın bu yıla süpriz sonuçlarla girdiğini söylemeliyim. Öncelikle Valeri Karpin'in yönetimindeki Spartak Moskova Rusya ligindeki vasat performansına rağmen 2 de 2 yaparak 6 puanla hiç beklenmeyen bir başlangıca imza attı.
Beni şaşırtan 2. takımsa kuzey avrupanın temsilcisi Kopenhag'dı. Kendi evlerinde önce Rubin Kazan dün akşamda Panathiinaikos'u geçmeyi bildiler ve Barcelona maçları öncesi top yaptılar. Barca karşısından puansız dönseler de diğer sonuçlara göre önleri baya açık olabilir.
Beklediğimden iyi skorlarla ve 6 puanla lige giriş yapan diğer takım ise Lucescu'nun Shaktar'ı. Yıllardır bu ligde oynamanın verdiği tecrübe onlara Partizan ve Braga gibi tecrübesiz takımlar karşısında kazanılan 6 puanın anahtarı oldu. Bu gruptan Arsenal'le beraber rahatça çıkacaklardır.
Bu 3 takımdan sonra akıllarda yer bırakan maçlar ve detaylar ise şunlar. Rangers'ın Old Trafford'dan 1 puan ile ayrılması, A grubundaki 4 maçta ortaya çıkan maç başına 4.25 gol ortalaması, Lyon'un Fransada dökülüyor olmasına rağmen 2 de 2 yapması ve son olarak Bayern Münih, Chelsea, Real Madrid ve Arsenal'in bu 2 haftayı kayıpsız kapatan büyük takımlar olması değinilmesi gereken noktalar. Bu hafta çalınan onlarca penaltı düdüğü ve Cüneyt Çakır'ın Kazan-Barcelona maçındaki iyi performansı da dikkate aldığım gelişmelerdi. Son olarak Serie A yı almayarak bizleri üzen NTVSPOR'un Şampiyonlar ligi ve UEFA kupası özetlerini bizlere sunması teşekkürü hakediyor.



28 Eylül 2010 Salı

Avrupa'dan Fußball, Football,Calcio, Fútbol, Futebol, Voetbal

Dün başladık bugün de devamı gelsin. Önce kendi ligimizin ilk 6 haftasını kısa bir özet geömiştim sıra Avrupa'nın büyük liglerinde.
En sevdiğim ve izlenmesi bana göre en keyifli olan BUNDESLİGA ile başlayalım. Yakından takip edenler bilir Dortmund'u tutarım. Hem Möller'li kadrosu hem de tribünleri beni çeken olmuştur. 2-3 senedir bu ilgiye bir de Nuri Şahin eklenmişti. Geçen sezon başlayan yükseliş bu sene de devam ediyor sarı siyahlarda. Jurgen Kloop takımı gençlerden kurduğunda buralara gelebileceklerine çoğukişi ihtimal vermiyordu ama beni yanıltmadılar, sezona yenilgiyle başlasalar da 5 de 5 le devam edip 2.liğe yükselmeyi bildiler. Peki lider kim derseniz o ben dahil herkese süpriz. MAİNZ 05 bu sezonun en büyük süprizini gerçekleştirdi tüm kıtada ve 6 da 6 yaparak 18 puanla zirvedeler. Son maçlarında B.Münih'i deplasmanda 2-1 yenerek ne kadar formda olduklarını da gösterdiler. Şampiyonluk telaffuzu için çok erken, hele hele Bundesliga gibi şampiyonun son 10 hafta belli olduğu bir lig için imkansız ama lige süper başladıkları kesin. B.Münih ise tam bir hayalkırıklığı, önce Robben sonra Ribery sakatlanınca liderin 10 puan gerisine düştüler. Sene içinde toparlanabilirler ama acaba toparlanacaklar mı sorusuna cevap veremediğim 2 büyük ligin dibinde. Schalke ve Stutgart bu sezonun kayıpları. Stuttgart her sezona kötü başlar bir alışkanlıklarıdır ama o kadar transfere rağmen Magath'ın Schalkesi için beklenmedik bir başlangıç. Az öncede değindiğim gibi şampiyonun ve lig sıralamasının son 10 hafta belirlendiği Bundesliga adına konuşmak için daha çok erken, tek dileğimiz Dortmund'un bu formunu sezon boyu koruması ve şampiyonluğa uzanması olacak ve Nuri'li kadroyu daha yakından takip edeceğiz. İnşallah Hiddink' de NURİ'yi bir an önce farkeder ve Aurelio gibi 34 yaşında, Türk yapılmış biri yerine 20 yaşında Avrupayı sallayan Nuri'yi tercih eder.
Geçelim Premier lige. Bundesliga üzerine bukadar konuştuktan sonra hem daha az takip ettiğim için hem de çok büyük süprizler yaşanmadığı için PREMİER lige sıçrayalım. Evet süpriz yok geçen senenin şampiyonu Chelsea son maçta M.City'e takılsa da liderliğini koruyor. Peşlerinden ise Man.Utd., Arsenal,Man.City gelmekte. West Bromwich'in 5.sıraya yükselişi, Liverpool'un sadece 6 puanda kalması ve Everton'ın galibiyetle tanışamadan dibe demir atması üstünden geçilmesi gereken diğer başlıklar. Liverpool'un hem sakatlıklar hem de başkan değişimi yani takımın satılması yüzünden buralarda olduğunu hatırlatalım.
Serie A ya bakalım birazda. Biraz da diyorum çünkü sağolsun yayıncı kuruluş olan FOX TV maçları yayınlamama gibi bir karar almış sağolsunlar Roma-İnter maçını yayınlamayarak büyük vebal altında kaldılar ve kulaklarını çınlattılar. Çizmede daha 5. haftalar sonuçlandı ama doğru düzgün maç izleyemedik. Zaten takımlar bir ileri bir geri modunda devam ediyorlarken bir de takip edememek şu boş günlerde bayaa canımı sıkıyor. Neyse Şampiyon İnter 10 puanla lider devam ederken Udinese galibiyetsiz son sırada, ROma ise 1-0 lık İnter galibiyetiyle nefes aldı ama 5 maçta alınan sadece 5 puan şimdiden canımı sıkıyor. Milan onca transfere rağmen ne yapacak belirsiz, bir iyi bir kötüler, sahneye İbra çıkınca herşey güllük gülistanlık ama ona birilerinin yardımcı olması gerekiyor. Pato-Robinho-Ronaldinho 3 lüsü daha çok ağırlık koymalılar sahaya.Serie A için diyeceğim son şeyler Fiorentina, Genoa, Sampdoria, Palermo, Napoli'nin yükseğe sıçrayamaması olur. Bu takımlardan daha sağlam performanslar bekliyordum ama hiçbiri beklediğim açılışı yapamadı. Daha 5. hafta diyerek biraz daha zaman tanıyorum bu takımlara.
La Liga ise en çok takip edebildiğim lig, sağolsun varolsun NTVSPOR. Sezonu en geç açan lig olmalarına rağmen bütün takımların ne kadar hazır olduklarını sahada görebiliyorum maçları izlerken. La Liga için en çok dikkatimi çeken budur. Yaz sıcaklarında maç yapmak yerine sezonu geç açıp nefeslerini Nisan,Mayıs ayına saklayabilecekler diye düşünüyorum. Neyse geçelim ilk 5 haftaya ; Bursayı deplasmanda 4 leyen Valencia zirvede yenilgisiz otururyor. M.Topal'ı kadrosuna katan 'yarasalar' da herşey yolunda gidiyor, takım oyunu ve yardımlaşma hat safhada,fizik güç de zamanla yerine gelirse Valencia bu sezonun süpriz takımı olacaktır. Barca yine aynı Barca, Messi'Nin hafif sakatlığı canları sıksa da sorun çıkmadan atlattılar bu dönemi. MOURİNHO'nun Madrid'i ise hazırlık sürecinde, yapılan genç takviyeler bu sezon olmasa da seneye kupaların hepsine aday Real Madrid'i göreceğimiz anlamına geliyor. Ligin dibinde ise galibiyetsiz Zaragoza ve Deportivo var.
Ligue 1 da LYON'un çöküşü ve ST.ETTİEN'ın liderliği bütün Avrupa'da en çok konuşulan konulardan. Son hafta Lyon'u deplasmanda PAYET'in frkiğiyle yenen St.Ettien 16 puanla zirvedeki yerini korudu. Lyon'un sadece 5 puanla düşme potasında olması Claude Puel'in koltuğunu tepetaklak ederken sempati duyduğum Lens'ın da Lyonla aynı kaderi paylaşması bu sezon adına iç açıcı değil. Lyon elbet toparlanacaktır ama ya Lens? Neyse ki St.Ettien keyfimizi şu ana kadar yerine geitrdi. Yeşilleri Rennes ve Toulouse takip ediyor, Arles ise 7 de 7 ile bu lige 10 boy küçük olduğunu gösterdi il puanı ne zaman alacaklar bakalım.
Çizgi altı liglerde ise bizde 6 da 6 yapan Bursa, Portekiz' de 6 da 6yapan Porto, Hollanda'da 7 maçta 2 beraberlik 5 galibiyetle Ajax, Belçika'da 9 da 8 yapıp 25 puan toplayan Genk lider konumdalar.

27 Eylül 2010 Pazartesi

6. Hafta Sonunda Süper Lig

Bayaa bir süre oldu futbol yazmayalı, haber,dedikodu verip görüşlerimi belirtmeyeli. Yavaş yavaşta niye yazmıyorsun niye bizi rahatsız etmiyorsun diye tepkiler almaya başladım. Niye yazmadığımı açıklayayım ilk olarak; birinci neden yaz boyu tatilde olmam, internet erişimimin olmaması ve bu tatilden 12 eylül itibariyle dönmem, bu aradaki 2 haftada da iş, güç, arkadaşlar derken pek ilgilenemedim. 2. ve asıl neden ise Türk futbolunun ve Galatasaray'ın hiç mi hiç iç açıcı olmamasıydı. Ne izlediğim maçlardan zevk alıyorum bu sene ne de maç izlemek istiyorum. 6. hafta oldu hangi Galatasaray maçına 90 dakika dayanadın deseniz verecek cevap bulamam. Bunun yanısıra FB'nin 2 avrupa elemesinden çat çat elenmesi de şevkimi kırdı açıkçası. BJK'nin kendini bilen futbolu ve Bursa'nın Şampiyonlar Ligindeki ilk ANADOLU takımı olması nedeniyle maçları izlenir hale getirmesi bile benim yazı yazma isteğimi getiremedi.
Şu anda hem artık birşeyler karalayayım 6. hafta oldu takımlar hakkında az uz bir fikrim oldu, hem arkadaşlardan gelen yaz bişeyler yorumları hem de GS'ın dünkü gaza getiren futbolu bu sezonun ilk yazısını yazmama neden oluyor.
GS dedik onlarla başlayayım. İzlemek istemiyorum, izlemeyeceğim ve ligi 4. yada 5. bitirirlerse sevineceğim. Bu cümlemi unutmayın. 4 maç üstüste kazandık diye herşeyin yolunda olduğunu sanan arkadaşlara uyarım olsun. Avrupadaki 4 maç ve ligdeki 6 maç toplamda 10 maç yapmış bir takım bu kadar mı takım olgusundan, yardımlaşmadan uzak olur. Bunun da tek bir nedeni var gibi antrenman temposu, Merak ediyorum kaç km. koşuyor kaç mekik falan çekiyorlar. Kısacası GS sezon başında iyi çalışmamış, transferler Cana ve Mislimoviç 2. kalite Insua ve Pino 3. sınıf oyuncu, beleş gelen Türklerden biri bile 11 de değil dersek herşey ortaya çıkar. GS'ın UEFA kriterleri için para biriktirme, oyuncu satma ve ucuz transfer politikası ve Rijkaard'ın bu kumaştan iyi bir takım elbise yapamaması sonucu GS bu sezonu da boşta geçirecektir.
Ezeli rakip ebedi dostlara gelecek olursak. FB Galatasaray'dan beter bir durumda eğer Aykut Kocaman bu takım Şubattan sonra deli gibi koşssun diye manyakça bir kondisyon yükleme yapmadıysa ki bence yapmadı FB'de Avrupa hüznü sonrası ligde de 6.lık 7.lik arasında gidip gelecektir. Tabi ki önce Aykut Kocaman gidecektir.Selçuktan DC yapmaya çalışan bir Aykut'da gitsin artık!!!
BJK'de ise işler tam tersi. GS ve FB için çizdiğim kara tablo tamamen değişiyor. CSKA ve Antalya karşısında son dakika golleriyle alınan galibiyetler BJK'de moralleri tavan yaptırmıştır heralde. Quaresma, Ernst, Bobo, Guti formda iken askerlerinde katkısıyla BJK şampiyonluğu kovalayacaktır. Fakat bu sezon onlardan beklenen Avrupada başarı gelecek midir? Hepberaber göreceğiz, ben o kulvarda da şansını yüksek görüyorum Karakartalın.
Bursa,Trabzon ve Kayseri. 3 üde lige iyi başladı. Fakat TS yönetimin karışması sonrası dağıldı ve 2 maçtır iyi değiller. Şota'nın Kayserisi ise ilk 5 de olacak gibi duruyor sezon sonunda. BURSA içinse tek cümle kurayım; Şampiyonluğun en büyük adayılar. 6 maçta sadece 1 gol yediklerini hatırlatalım.
Eskişehirspor'da ise RIZA ÇALIMBAY dönemi sona erdi. Hakan Kutlu 'nun Manisa'dan ayrılmasından sonra 2. teknik direktör ayrılığıydı bu sezon ki. Rıza Hocanın ESES'e getirdiği hava bu sezon da devam eder diye düşünürken 6 maçta alınan sadece 2 beraberlik hocanın biletini kesti. ESES inşallah doğru teknik adamı bulur ve sezon başı hedeflerine doğru yürüyebilir.
İşte 6. hafta sonunda aklımdan geçenler, zihnimde kalanlar ve ligin devamı için simdilik görüntü budur benim oturduğum yerden. Daha çok erken olduğunu unutmadan ligin kailtesini yükseltmek için önce saha zeminlerini sonra da yayın kalitesini arttırmamız gerektiğini hatırlatarak bitirelim...

14 Eylül 2010 Salı

Ertuğrul Sağlam İstatistiği ve Bursaspora Başarılar


Türkiye Süper Liginde Bursaspor'un başında çıktığı maçlarda;

56 maçta 37 galibiyet 12 beraberlik 7 mağlubiyet ile ortalama 2,196 puan

Sıra Avrupada HAYDİ BASTIR BURSA!!!

12 Eylül 2010 Pazar

Dağ Başını Duman Almışşşş


Adamların Sırp olmasından dolayı direk gıcık olmamdan mı ?, milli marşlarını 'çetnik' selamıyla okumaları mı ?, yoksa bu jenerasyonda (yaş grubunda) hep finallerde bu Sırplara kaybetmemiz mi? bilemiyorum ama çok değişik bir maç vardı sahada benim açımdan. Son çeyreği full izleyemesem de son 0,5 sn. yede tv başında olabildim ve Kerem TUNÇERİ Kerem Tunçeri ....
UEFA finalindeki 'Aman Allah'ım Kupa Bizim ' den sonraki en güzel spiker nidasıdır bundan sonra , İhsan Bayülken'in 'HEYYTTT' i ise tadıdır tuzudur.
Sıra ABD' de; büyük ihtimal 20 sayı farkla kaybedeceğiz ama eğer kazanırsak...